Ülkemin gururu üç anıt insanın, üç anıt kitabı önümde duruyor şimdi. Üç Dev Kitap!. Kalın ciltli.. "Okurum, sonra yazarım" desem, gelecek yıl başını bulur. Oysa bu üç "Gurur" kitabını hemen duyurmam, tanıtmam lazım ki, sizler de alın.. Sizler de kitaplığınıza koyun.. Sizler de "Bunlar benim sanatçılarım" diye gurur duyun!.
***
İşte Birincisi..
Ben
Leyla Gencer
"La Diva Turca" yazıyor, kitabın kapağında, adının hemen altında..
Çünkü "La Diva Turca" büyük Leyla Gencer'e dünyanın taktığı isim..
"Türk Divası!."
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği dünyayı
sallayan sopranoya öyle dedi, önce İtalyanlar,
sonra geri kalanlar..
Evin Hocam (İlyasoğlu) yıllardır çalışıyordu bu eser için.. Yıllar, bildiklerine ekleyecek belgeleri toplamak için.. Bu arada.. Ne güzel dostluk, meslektaşlıktır.. Zeynep Oral da bir Leyla Gencer kitabı yazmıştı. O da tonla belge toplayıp. Elindeki her şeyi Evin'e vermiş sonra.. "Al sen de faydalan" diye..
Evin Hocamın kitabı ile ilgili en güzel yazıyı da o yazdı.
İşte dostluk.. İşte meslektaşlık.. İşte insanlık..
Kitabı sadece taradım.. Harika anılar var.. Resimlerden söz ediyorum.. Bir devrin tarihi sanki..
Ama size bir şey diyeyim mi?. Birisi de Evin Hocamın kitabını yazmalı bir gün.. Yani bu nasıl yorulmaz bir savaşçıdır.. Bu nasıl bir üretkenliktir..
Bir yandan öğrenci yetiştir.. Bir yandan, 22 senedir, her çarşamba gecesi Boğaziçi Üniversitesi'nde dünya düzeyinde sanatçılarla konserler düzenleyip, çağdaş kuşaklar oluşmasına katkıda bulun. Bir yandan da durmadan hazine kitaplar yaz!.
Bu kadının günü, 48 saat olmalı.. Ya da kuantum fiziği.. Paralel evrende üretiyor, herhalde..
1960'lı yıllara göz attım.. Leyla Gencer'i tanıdığım, ne mutlu, ne unutulmaz ki, onu dinlediğim 1961'lere..
Ankara Devlet Operası sanatçısı iken dünya keşfetmiş onu.. Davetler alıyor.. Gidiyor dört bir yana.. Öyle revaçtaki durmadan davet geliyor.. Ankara'ya uğrayamıyor bile.. Sonuç.. Kovuyorlar Leyla'yı.. "Devlet Kültür Nişanı" vereceklerine kovuyorlar, operasından..
27 Mayıs'tan sonra devir değişiyor ya.. Leyla da geldi "Artık ülkemde de sahneye çıkarım. Benim insanım da dinler" diyerek..
Devir değişmesi başka şey.. Kafa değişmesi başka.. Leyla'yı gene geri çevirdiler iyi mi?. "Hayır sana rol veremeyiz." dediler..
"Yabancı sanatçıları davet edip söyletiyorsunuz. Ben de konuk olurum" dedi Leyla..
O kafa cevap verdi..
"Olamazsın.. Konuk yabancı pasaportlu olur. Oysa sen Türksün.."
Dil Tarih'te her cumartesi öğleden sonra klasik konserler var, o zaman.. Leyla "Ben de öğrencilere, yarınlarımıza bir konser verir, dönerim" dedi.
Kuzen Ahmet'le (Kışlalı) 14.00'te başlayacak konsere 10'da gittik, yer bulabilmek için.. Doluydu. Gelen yığıldı, gelen yığıldı. Dil Tarih'te bir gurubumuz var, Ahmet'le.. Konser başlarken, kucaklarımızdakiler dahil, 2 sandalyede 6 kişi oturuyorduk, anlayın..
Muhteşemdi Leyla.. Kimse dinlemeye doyamadı.. Bis.. Bir daha.. Bir daha.. Kaç daha hatırlamıyorum..
Onu yetiştiren Operasının kovduğu, sahneye çıkarmadığı Leyla, gençlerin bu coşkusuna dayanamadı, ağlamaya başladı sahnede..
Ağladı, ağlattı ve gitti..
Bu onu son görüşüm oldu.. Ama hep duydum, hep okudum dünya medyasında La Diva Turca'yı..
***
İkinci Kitap..
Fikret Mualla..
Sarıyer Belediyesi bir Boğaziçi Kültür Merkezi yapmış.. "Fikret Mualla Sergisi var" dediler. Koştum tabii.. Harika bir salon.. Konserler ve sahne performansları için. Kulisi, geniş, rahat sergiler için.. Bir belediye kültür ve sanata hizmet etsin, canımı alsın!.
Fikret Mualla sergisi işte orda.. Duvarlarda, resimleri.. Bir bankın üzerinde de Atila Taşpınar'ın yazdığı Fikret Mualla kitabı..
Kapağı açıp çevirdim.. Fikret Mualla kendini anlatmış..
"Ben ibadet eder gibi resim yaparım. Resim yaparken sükuneti beynimin tepesinde, saçlarımın dibinde hissetmezsem, o zaman bilirim ki, yanlış işle meşgulüm, ya da işgal edilmişim. Bu yanlış meşguliyetten kurtulmak için gider evvela üç beş kadeh rakı içerim. Eğer bu yanlış meşguliyetim daha sürerse, fitil gibi olur, çatacak, kavga edecek adam ararım.."
Yani yaşadığı Paris'te o en ucuzundan, sudan da ucuz (Sözlük anlamıyla.. Perrier suyu daha pahalıdır) yemek şarabının bir şişesi için mahalle bakkalına bir resim yapıp değişen Fikret Mualla bu..
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun onu anlatan sözlerini içeren satırlarla açılıyor, hem de nasıl keyifle dolaştığım sergi..
"Aykırı ressam olarak anılır.
Halbuki onun tek isteği doğru yaşamaktır.
Birçok defa akıl hastanesine gönderildi, ülkesinden göçtü ve insanlardan uzaklaştı fakat umudunu kaybetmedi.
Arkadaşı Bedri Rahmi Eyüboğlu. "Bir ressam tasarlayın ki aklına estiği zaman resim yapmaktan başka hiçbir şeyden sorumlu değil." der Mualla için. Evet, o binlerce resmi ile dünyanın dört bir yanına yayılan sanatıyla, umudunu kaybetmeden insanı ve doğayı en yalın hali ile anlattığı sanatı ile sizlerle buluşuyor."
Sergide 10 bin liralık Fikret Muallalar da var, 80 bin liralık da.. Yani çekinmeyin, korkmayın.. Siz de duvarınıza bir Fikret Mualla asabilir, bu harika kitabı da 150 liraya alabilirsiniz?.
***
Üçüncü kitabı sona bıraktım.. Çünkü o benim.. Bizim.. Vatanın.. Kilisimin.. Artı Bizim Ailemizin.
Dr.
Alaeddin Yavaşça, Kilisli Hıncal'ın geniş ailesinin yaşayan en büyüğü.. Büyük besteci.. Biz onun sesiyle büyüdük, radyodan gelen. Babam anlatırdı, dinlerken.. "Sizin dayınız olur" diye.. Bugünün sanatçıları hala onun şarkılarını terennüm ediyorlar..
Sinan Sipahi'nin editörlüğünü yapan kitap Kültür Bakanlığı yayını..
Kültür Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy yazmış, girişi..
"Alaeddin Yavaşça müziğimizin geçmişiyle geleceği arasında bağlantı kuran ana halkalardan biri, belki de birincisidir. Ona boşuna 'Meşk zincirinin son halkası' dememişler. Yavaşça, son üç yüz yılın bütün meşk zincirlerinin birleştiği son halka olması sebebiyle, Türk Müziği geleneğimizin gelmiş geçmiş en kilit şahsiyetlerinden biridir."
Kitap harika.. Bir defa, uzun bir söyleşi yapmış, Sipahi Sevgili Yavaşçamızla.. Mesela Atatürk ve Türk Musikisi bölümü var. Mutlak okunmalı.. Çarpıcı anılarla, "Cumhuriyet dönemi musiki tarihi" bu bölüm.. Sonra zamanın ustalarının yazıları eklenmiş..
Bir hazine kitap bu..
Kültür Bakanlığımıza binlerce teşekkür..
Alaeddin Ağabeyim şu sıralar hasta. Hastanede bakımda.. Bu yüzden dün gece CRR'deki Alaeddin Yavaşça Eserleri Konserinde olamadı.
Pera Müzesi'nde de yarın 15.30 da bir Alaeddin Yavaşça konseri var ama, sevgili ağabeyim gene yok.
Onun unutulmaz eserlerini Prof. Ali Rıza Kural ve Melihat Gülses seslendirecekler.
Giriş 20 lira.. Yerler sınırlı. Yani.. Tedbirli olmakta yarar var, kapıdan dönmemek için..