Hasta yatağımda bana özel yollanmış bir DVD'den Şampiyon filmini izledim..
"Muh- te-şem" di!..
Herkes ama herkes izlemeli.. En başta herkesin bayılacağı bir film, onun için.. Gerçeklere dayalı öykü.. Senaryo.. Diyaloglar.. En küçük figürana dek iyi yönetilmiş oyunculuk.. Hele popüler filmden nefret eden bizim SİYAD'a (Sinema Yazarları Derneği) bile boyun eğdirip adeta zorla aday olan Farah Zeynep Abdullah'ın akıllara seza oyunculuğu..
Bir sahneyi unutamıyorum..
Dünyaca ünlü bir jokeyin yarışacağı koşuya artık emekli olmaya hazırlanan "Şampiyon" jokey Halis Karataş katılmak istemez. Atın sahibi ve Halis'in daha sonra eşi olacak genç kızı canlandıran Farah "Şampiyon olmak demek, bir gün kaybedeceğini bile bile koşmaya devam etmektir" der.
Hala hatırladıkça gözlerim yaşarıyor, bu lafın geçtiği iki sahneyi..
Filmi izledim. Ertesi gün Posta'da Dilara Doğan'ın Bengü ile yaptığı söyleşiyi okudum. Hafta sonunun en güzel söyleşisi idi, bence.
Bengü'yü kimse tanımazken tanıyanlardanım. 90'ların sonunda TRT'de Tele Pazar yapıyorduk. Gencecik Nehir Erdoğan sunucumuz.. Bengü de onun İzmir'den çocukluk arkadaşıymış. Aldı getirdi. "Harika şarkıcı.. Programa alalım" dedi. Aldık. O Hıncal ağabeyini çok sevdi, ben de onu..
Dilara soruyor.
"Hangi film hayatınıza yeni bir bakış açısı kazandırdı?."
"Şampiyon filminden çok etkilendim. Şampiyon olmak demek, bir gün kaybedeceğini bile bile koşmaya devam etmektir."
Şampiyon filmini, ölüme karşı savaş verdiğim günlerde izlemem ilahi bir işaretti mutlak!.
Bu söyleşiyi internette bulun ve mutlak okuyun..
Sorular harika.. Yanıtlar gencecik bir insandan beklenmeyecek kadar güzel yaşam felsefesi ile dolu.. Ben bu yaşta neler öğrendim Bengü'den, anlayın.
Teşekkürler Dilara.. Teşekkürler Bengü!.
..Ve tabii, teşekkürler, tanışmamızı sağlayan Nehroş!.