"Aile anılarımızı yeniden kazandığımız yerdir.." Dün akşam, TV ekranında okudum bu sözü.. Hayat boyu alışmadığım kadar uzun süren bir haftalık tatil, hem fiziksel, hem duygusal beni çok yorduğu için bir.. Bir de İstanbul için durmadan "Kar" ihbarı yapıldığından, geceleri çıkmıyor, sinemaya gitmek yerine, televizyonda film arayıp, vakit geçiriyorum.. İşte bulduğum filmin başlamasını beklerken, bir dizinin tanıtımı vardı ekranda..
Bir ailenin yaşamından kesitler sunan bir dizi olmalı..
Laf o kısa tanıtımda çıktı karşıma ve anında benim defterime yazıldı..
Aslında beynime de yazıldı ama, yaş 80'e milim kaldığı için güvenemedim, kaydettim..
Yani bu kadar zamanında gelir, bu kadar cuk oturur bir laf..
"Aile, anılarımızı yeniden kazandığımız yerdir.." Ankara'da kardeşim Kemaller'de kaldık..
Kızı Zeynep ve damat Tolga da benimle geldiler İstanbul'dan.. Serpiller.. Yılbaşını Malta'da geçirip dönen oğlu Ömer, eşi canım Başak.. Ailenin sevgilisi, torun Leyla..
Kemal'in oğlu Önder.. Torun, harikalar harikası Ayşegül..
Hemen hep beraberdik..
Kemaller'de.. Ömerler'de..
Dışarda.. Hepsini anlatacağım tabii..
Ankara İstanbul kadar büyük, İstanbul kadar yaygın bir şehir olmuş..
M. Ali Ağabey'e de gittik, en başta.. Bizim aileyi gazeteci yapan kuzen..
Muhteşem kuzen..
Bu defa çok iyi gördüm, Kışlalı'yı.. Neler hatırladı, neler anlattı.. Nasıl kahkahalarla güldük.. Yanında çalışırken durmadan fırça yediğimiz, başta kardeşi Ahmet, bizi sık sık ağlatan M.Ali Ağabey şimdi adeta bir stand upçı olmuş..
Çok yaşa be, M. Ali Ağabey!.
Tabii, yaşayan en büyük Kışlalı'ya gidince, en küçük Kışlalı unutulur mu?.
Kanada'da üniversite okuyan ve yılbaşı için annesine gelen benim Sevgili Nilhan'ıma da koştum tabii. Nasıl sarmaş dolaş olduk..
O bana Ahmet'imin emaneti.. Kemaller, salonda annesi Nilüfer'le otururken, Nilhan elimden tuttu, bana evi gezdirdi. Aslında en üst kata çıkardı. Babasının odası ordaymış..
Alçakça öldürüldüğü günkü gibi duruyor..
Aynen korumuş Nilüfer.. Kültür Bakanı olduğu sırada Safranbolu'nun ünlü konaklarından birini restore ettirip kullanıma açmıştı. O konağı gezerken, bahçede satılan bire bir maketini alıp, Nilüfer'e getirmiştim "Kocanın eseri" diye.. Onu da odaya, resminin önüne koymuş.. Odada daha ne fotoğraflar var.. Hepsine ayrı bir yazı yazabilirim.
"Aile anılarımızı yeniden kazandığımız yer" değil mi?.
Ankara'da yeniden yaşayıp, yeniden kazandığım anılar, bana ne kadar mutlu bir hayat yaşadığımı anlatıyor hep..
Ankara'ya daha çok gitmeliyim!.