Cep telefonumu babalarının kumarhanesi gibi kullanan İnternet Kumar Medyası ile ilgili 40 tane yazı yazdım, senelerden beri. İstanbul Vilayetinden de, Emniyet Müdürlüğünden de "Çıt" diyen olmadı. Umudu kestim. Boşa kürek çekmekten caydım. Geçen hafta yazımı doğrudan adı ve makamı ile hitap ederek Sayın Süleyman Soylu'ya adeta açık mektup yazdım..
Bingo!.
Yazının çıktığı günün ertesi İstanbul Emniyet Müdürlüğü, yani Sfenks konuştu. Oradan aradılar. Randevu istediler.
Ertesi sabah iki fevkalade sempatik, işlerini bilen, sevgi ve saygı uyandıran iki polis memuru geldi. Erhan Öztürk ve Emrah Pekşahin..
Nasıl geldiler tahmin edersiniz artık.
Emir yüksek yerden.. Hıncal Uluç aranacak!.
Ama koskoca İstanbul Emniyet Müdürü, koskoca İstanbul Emniyeti Siber Suçlar Şube Müdürü, Sabah Gazeteciğinin yazarcığı ile muhatap olurlar mı hiç?. Yakışır mı makamlarına..
Şimdi rapor vermişlerdir, Ankara'ya..
"Gidildi, görüşüldü" diye.. İşleri de bitti tabii, benim vergilerimle maaş alan, çay kahve eş dost ağırlayan Müdürlerin.
Neyse..
O işlerini iyi bilen iki genç arkadaşımla uzun sohbet ettik.
Onlar da bu yasa dışı kumar işinin Kıbrıs'tan organize edildiğini ve milyarlarca liranın kumar mafyasının eline geçtiğini biliyorlar.. Ama..
Ama, polisin eli kolu bağlı..
Uluslararası Yasadışı Kumarla mücadele için polisin yetkisi ve gücü yok. Mutlak yeni bir yasa gerekiyor.
Polis, Turkcell, Vodafone gibi şirketlerin bu yasak reklamları taşımasını da önleyemiyor. Onu yapacak da BTK.. Yani Bilişim Teknolojileri Kurumu..
Yani, Sayın İç İşleri Bakanım,
Bu İstanbul Emniyeti'nden hiçbir şey beklemeyin. Uluslararası Kumar Mafyası'nın ülkemizde ocaklar söndürmesini önlemek istiyorsanız, her şey sizin elinizde.
Cep telefonu şirketlerinin bu reklamları taşımasını önleyecek yasası BTK uzmanları ile oturup hazırlayacak ve Meclis'ten geçireceksiniz.
Yoksa bu soygun sürer gider!.