Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, bir eğitim reformu için kolları sıvadı.
Alkışlıyorum. Çünkü tıpkı onun gibi ben de bir "Milli Eğitim Reformu" gereğine yürekten inanıyorum.
Reform kolay iş değil.
Uzman gurupların uzun çalışmaları gerekir. Yeni Eğitim Düzeni sabırla dokunur.
Gelişmeleri görmeden fikir yürütmek acelecilik olur, onun da farkındayım. Ama Sayın Bakanın tüm gazetelere yansıyan bir lafına takıldım.
"Bazı guruplar için yabancı dil seçmeli olabilir. Neden zorunlu oluyor?." Konuyu açarken bir de deyim kullanmış..
"Çocukların yabancı dile maruz kalması.." "Yabancı Dile maruz kalmak" ne demek Sayın Bakanım?. O zaman fiziğe, kimyaya, matematiğe,edebiyata, resme de mi maruz kalıyoruz acaba?.
Bana sorarsanız, bu ülkede mutlak zorunlu olması gereken 1 numaralı derstir, Yabancı Dil.. Hatta yanında ikincisi..
Türkiye hem de nasıl hızla gelişen bir turizm ülkesi..
Artık turistik olmayan yöremiz yok.. Sadece, batı, Ege, Akdeniz değil.. Kuzey de, Doğu da, Güney Doğu da turizm hazinesi..
Dünya artık Nemrut Dağı'nın tepesine de gidiyor, Iğdır Ovası'na da.. Daha da geliştireceğiz, daha da fazla gidecekler..
Yani.. Yani.. Bu ülkenin her ama her noktasında, her sokağında, her dükkânında bir turiste hiç değilse yol soran ya da bir şey alacak olan turiste yardım edecek birisi olmalı.. Üç beş kelime bilse bile kârdır, sokaktaki adam!.
Ben Fransız Kültür'de üç ay kursa gittim. Fransa'da sorunlarımı çözdüm.
İtalyan Kültür'de iki ay, üç beş ders aldım.. İtalya'da ille de İngilizce bilen birini aramama gerek kalmadı.
Dil.. Ne öğrensen, ne kadar öğrensen kârdır.
Hele turizmi en büyük sanayisi olan ülken için hem de nasıl kârdır, Sayın Selçuk..
How much?.
Combien?.
Quanto costa?.
"Kaç para?." Bu bile nasıl iş görür, gidin de, Van'ın Erciş ilçesinde bakın, mesela?.