Ben çocukken Kilis'te bir laf vardı.. "Akrabanın Akrabaya akrep etmez, ettiğini" derlerdi..
Günümüzde laf yenilenmiş sanki..
"İzmirli'nin İzmirli'ye akrep etmez, ettiğini.." Bu İzmir, kente eklenecek her güzelliğe, halka mutluluk, rahatlık verecek, kültüre, sanata katkıda bulunacak her şeye itiraz eden ve her defasında da mahkemeden "Şak" diye yürütmeyi durdurma kararı alan "İstemezükçüler" olmasaydı, inanın şimdikinden kaç misli mükemmeldi.
Son İzmir Tatilimde dolaşırken, halkın, basının ve benim "Utanç Çukuru" dediğimiz yeri gördüm gene Basmane'de..
Niye Utanç Çukuru..
O zaman en başından çok özet (Aslında roman olur çünkü) anlatayım..
***
İzmir'in gelmiş geçmiş en başarılı, en iz bırakan başkanlarından
Burhan Özfatura, Belediye'ye ait geniş alana 1998'de
Dünya Ticaret Merkezi ve Opera salonu yapılmasına karar verdi.
İhaleyi, Kemal Zorlu'nun öncülüğünde, İzmirli işadamlarının oluşturduğu Güç Birliği aldı.
Finansmana EGS Bank destek oluyordu.
Güç Birliği çalışmalara başladı. Temel çukuru bitmek üzereydi ki eski başkan
Yüksel Çakmur'un açtığı ve çeşitli odaların desteklediği davalar, çalışmaları durdurdu.
Ortada "Çukur" kaldı.
Davalar yıllarca sürdü. Güç Birliği ve EGS Bank, 2001'de krize yakalandı. Daha sonraki Belediye Başkanları çözüm için uğraşırken, karşılarında eski davaları buldular.
Sonunda, Güç Birliği'nin borçlarından ötürü,
Çukura TMSF el koydu.
20 yıl boyu İzmir'e her gittiğimde, bu leş çukuru gördüm hep..
2014'te
TMSF arsayı satışa çıkardı ama ihalelere kimse katılmadı.
Son Başkan
Aziz Kocaoğlu da Çukur'u prestij meselesi yapıp kolları sıvadı. Müthiş bir mücadele verdi. Projedeki kamu
payını, TMSF ile pazarlık
yaparak, yüzde 12'den yüzde
30'a çıkardı. Böylece o alanda yapılacak simge
yapının yüzde 30'u belediyenin, yani İzmir halkının
olacaktı.
TMSF, 2016'da üçüncü kez ihale açtı.
Tek katılan İzmir'e gerçekten büyük sanatsal ve kültürel katkıları olan Folkart oldu.
Folkart'ın idealist patronu Mesut Sancak'ın neler yaptığını bu köşede çok okudunuz. Yeniden yazmama gerek yok.
İhaleyi 80 milyon dolara kazanan Folkart belediyenin önerileriyle, içindeki 1000 kişilik tiyatro drama, 1000 metrekarelik sergi salonuyla, İzmir'in yeni simgelerinden biri olabilecek, dünya- nın konuşabileceği, tamamen yeşil özellikli, harika bir proje hazırladı. Bu proje için aylarca
Türkiye ve dünyadan önemli mimarlık ofisleriyle çalışıldı. Çok ciddi paralar harcanarak ortaya çıkarılan harika proje kamuoyu ile paylaşılmaya hazırken, yine aynı senaryo devreye girdi.
Davalar gene başladı. İnanmazsınız bu defa davacı, o davalardan en çok çeken Kemal Zorlu'ydu. İş gecikirken TMSF, Zorlu ile anlaştı.
Ama Utanç Çukuru'nun kaderi değişmedi.
Bu defa da, Yüksel Çakmur tarafından açılan ve odaların desteklediği dava nedeniyle, mahkeme 2018 yılına girerken yeniden "Yürütmeyi durdurma kararı" verdi. Tüm çalışmalar bir defa daha durdu.
Benim gördüğüm manzara işte buydu..
Çukurun etrafı devasa ahşap perdelerle çevrilmiş.
Bu perde üzerinde o harika projenin, yani İzmir'e bir anıt olacak yapının bitmiş halinin görüntüleri var. Arkasındaysa, Utanç Çukuru tüm dehşeti ile bekliyor..
Neyi bekliyor?.
20 yaşına gelen Çukur'un, o utanç leşinin bir 20 sene daha İzmir'i utandırmasını mı?.