Yeni Türkiye'nin ilk gününde, o iğrenç, o rezil Adnan Hoca Dükalığı'nın, devlet içindeki devlet rezil ve "Dokunulmaz" organizasyonun darmadağın edilmesi ne güzeldi.
O gün, yazılarımı keyifle yazdım. Gazeteden çıktım. Karşıya geçip arabama bineceğim. Beni karşıya geçirecek yaya geçidi, sahipsiz İstanbul'un simgesi adeta.. Burada her türlü rezillik olur..
Hem de Sabah ve atv gibi en güçlü iki yayın kuruluşunun önündeki pervasızlık, umursamazlık ve korkusuzluğa bakar ve İstanbul'un ötesini düşünür müsünüz?. Orda polis araçları ve güvenlik güçleri de bekler üstelik. Geçin medyanın 4. Güç olmasını.. 2. Güç, yani Yürütme de orda..
Bin defa yazdım Sayın Soylu!. Yeni Türkiye'nin, eskiden devam eden İçişleri Bakanı.. Bin defa yazdım, ama ne İstanbul Valisinin, ne Emniyet Müdürünün, ne de Trafik Müdürünün umurunda oldu. Klimalı odalarında çay kahve içip oturan bu beyler, bir facia olur da, siz olay yerine gelirseniz, omuz başınızda poz vermek için görüntüye girerler o kadar..
Ama belli bu defa Ankara'dan gelen talimatla, "Fuhuş Dükalığı"na baskın yaptılar..
Bugün alenen, resmen size yazmamın sebebi de o.. Ortaya yazsam, öteki bin yazının akıbetine uğrayacak.. Benim vergilerimle maaş alan, Vilayet ve Emniyet Basın Büroları bile okumayacak. Nerde kaldı, bu muhteremler..
Üstelik ben bir de Fahri Trafik Müfettişiyim. Yani yasalar yazdıklarımın izlenmesi, sonuç alınması ve bana bildirilmesini gerektiriyor.
Gazetenin önündeki ışıklı kavşak, devletin bittiği yerdir, Sayın Soylu. Burada beklerken, kulaklarınız parçalanır. Korna sesleri.. Bizim milletin bir eli kornadadır hep. Gerekli gereksiz basar.. Gürültü kirliliği insan hayatını tehdit eder. Korna yasaktır üstelik. Dinleyen kim?.
Kulaklarınızı tıkayıp yeşili beklersiniz. Yanar.. Yaya kaldırımına inersiniz ki, arkanızdan, karşınızdan motosikletler arasında kalır, ezilmemek için cambazlık yaparsınız. Çünkü aslında araç trafiğine tabi motosikletler, İstanbul Trafiğinin katili bu iki tekerli araçlar, kendilerini yaya, yani insan yerine koyarlar.. Kaldırımlarda sürerler, ters yollarda sürerler, yaya geçitlerinde sürerler..
Yayalar, İstanbul Trafiğinde her hangi bir hakkı olmayan "Hayvanlar"dır, çünkü.. Hele de kurye motorları, Sayın Bakanım!.
Öyle dertliyim ki!. Tam "Bir dokun bin ah dinle.."
Kavşakta bekliyorum, yeşili.. Önümde trafik akıyor. Ama yoğun.. Bir ara yavaşlar gibi oldu..
Bir korna sesi.. Hayır bu aracın kendi kornası da değil. Özel bir şey bağlatmış herif arabasına.. Tam yarım metre önümde bir yüklendi, kulağım patlıyor sandım..
"Bu kulak" diye bağırdım.. O da bana bağırdı. Ne bağırdı tahmin edersiniz..
Yahu Allahın adamı, önündeki araçlar keyiflerinden mi yavaşlıyor. Korna hem de böyle özel kornayla kulak patlatırsan, mucize oluyor da yol açılıyor mu sana?.
Çifte yasağı, nasıl böyle korkusuz deliyor, bir de sövüyorsun?.
Sayın Bakanım,
Bu aracın plakasını yazıyorum.
34 THH 13!.
Emir verin, onu bana getirsinler..
Anlatsın bakalım o sirenden beter kornaya niye bastığını.. Sadece o kadar!.
Yakalar getirirlerse, yazarım.. İbret olur. Hiç değilse 2. Kuvvet(!)in önüne devleti koyduğumuzun simgesi olur.
Emir verirseniz, Valiniz, Emniyet ve Trafik Müdürleriniz de, medyayı ciddiye almayı öğrenir, yerlerinden de biraz kıpırdamış olurlar..
Emir verirseniz, İstanbul'un uygarlaşması başlar!.