Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Cep telefonunu “Meşgul”e almak..

Van'daki dostum, can kardeşim Nuray Haytabaşı Hocam yolladığı mailde, başından geçen ders alınası bir olayı nakletmiş..
Cebimizdeki telefonla hemen hepimizin yaptığı "Meşgule alma" uygulamasıyla ilgili yazdıkları. Ben okudum, ders aldım inanın.. Siz de okumalısınız..
Teşekkürler Nuray.. Van'ı ve ordaki dostları nasıl özledim bilemezsin..

***
Hıncal Ağabey,
Cep telefonlarının yanlış kullanımı konusunda çok hassas olduğunuzu bilenlerdenim. Yaşadığım ilginç bir olayla, haklılığınızı tecrübe ettim ve paylaşmak istedim.
Van Çevre Yolunda arabamla giderken, sağa sola sendeleyerek yürüyen yaşlıca bir kadın gözüme ilişti. Arkasında da yine bir hayli yaşlı olan eşi, ağır bir valizi taşımak için adeta çabalıyor... Belli ki yardıma ihtiyaçları var, diyerek, duruyor ve gidecekleri yere kadar götürebileceğimi söylüyorum.
Biraz şaşkın kabul ediyorlar.
Yaşlı kadın yıllar sonra Çaldıran'ın bir köyünden, Van merkeze kardeşini ziyarete gelmiş...
İçini çekerek, ailesine karşı duyduğu özlemi anlatıyor.
Duygu yoğunluğuyla akan gözyaşlarını silerken, bir an yolu kaybettiğimizi fark edip paniğe kapılıyor.
Epey bir geziyoruz ama nafile, teyzem sokakları tanımaz, bilmez! İşin kötü tarafı; ne ben Kürtçe bilirim, ne de onlar dertlerini anlatacak kadar iyi Türkçe.
Kalakaldık mı yollarda! Dönüp dolaşıyoruz aynı yerde.
Sonra bir an yaşlı adama dönüp, telefonunun yanında olup olmadığını soruyorum. Amacım; bana adresi anlatabilecek, Türkçe bilen bir yakınını bulabilmek. Fikrimi yaşlı adam da makul bulmuş olacak ki, bir çırpıda telefonuna sarılıp, karşıdan cevap bekliyor. Bir-iki-üç... Karşıdaki açmaz! Meğerse oğlunu aramış ama o ısrarla telefondaki çağrıyı meşgule alarak sonlandırıp duruyormuş. Adam üzgün bir şekilde pes ediyor.
"Peki, üzülmeyin, misafir geldiğiniz kardeşinizi arayalım, o bana evini tarif etsin" diyorum. Bu sefer yaşlı kadın davranıyor telefonuna... Sizce, ne oluyor sonuç? Kardeşi çağrıyı meşgule alıyor! Yine ısrarlı aramalardan sonra kadın bana dönerek; "Yok" diyor, "Ulaşamıyorum." Düşünsenize; adres yok, tarif yok, çocuk yok, kardeş yok! Üzüldük tabii, fakat neye yarar. Onlar; benden dolayı utanıyorlar, yakınlarının ilgisizliğine şahit olduğum için..
Bense için için utanıyorum, ayni konuda pek de masum olmadığım için.
Yaşlı adam; "Bizi köşede indirin, dolaşa dolaşa yolu buluruz, sizi yormayalım" diyor. "Olmaz" diyorum inatla;
"Bulacağız adresi, hadi bir de bu sokağı deneyelim." Başlar önde, biraz mahcup, utana sıkıla adresi buluyoruz sonunda ama kafamda beni rahatsız eden keskin soru işaretleri!
Ya bir hastalık veya trafik kazası olsaydı!.
Yakınlarına ulaşılamayacak ve hiç kaçarı yok ortada kalacaklardı! Ve en önemlisi, ya bu telefon yakınlarının, yaşlı anne ve babalarıyla son bir konuşma fırsatı olsaydı!
Anın tekrarı yok! Ne yazık ki, kaybettiklerimizin de telafisi yok!
Sanırım bu konuda birçoğumuzun, fazlasıyla yanlışı ve vakit geçirmeden arayıp gönlünü alacağı büyükleri var.
Ne dersiniz?
Nuray HAYTABAŞI-VAN

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA