24 Haziran'da seçilecek yeni Meclis'in ilk işlerinden birinin "Hayvan Hakları Yasası"nı yeniden hazırlamak ve çıkarmak olduğunu dün yazmış "Bugüne dek hazırlanan tasarılar gündeme alınmadı. Bu defa alınması ve yasalaşmasını Sosyal Medya sağlayabilir" demiştim.
25 Haziran sabahı, yeni anayasası ile yeni bir Türkiye'ye uyanacağız. Bu yeni Türkiye "Hayvanlar" için de geçerli olmalı.
Ülkemizde hayvanlar bugüne dek sadece "Vicdanlar"a emanet edildi. O emanetin sonunu patileri kesilerek öldürülen minik köpekte gördük.
Bir kez daha ortaya çıktı ki, bu ülkede hayvanlara yapılan işkenceleri ve hayvan cinayetlerini önlemenin yolu, "Ceza"dır. Bedel ödeten değil, önleyen ceza.. Yani etkili olacak kadar ağır..
Ceza Hukuku'nun temel ilkesini, bu hukuku okumayanlar bile bilir.
"Kanunsuz suç ve ceza olamaz!." "Hiçbir yargıç kanunda olmayan bir suçu yaratamaz ve kanunda yazılı olanın dışında ceza veremez" demek olan bu ilke insanca ve korkusuz yaşamanın teminatıdır. Demokrasinin, insan haklarının temelidir, yargıçların keyfi suç ve ceza icat etmelerinin önlenmesi.
Biraz derine girelim mi?. Çünkü meslektaşlarımın ve hukuku yeterince bilmeden durmadan köşe yazan, ahkam kesenlerin de ihtiyacı var, az biraz hukuk bilgi ve felsefesine.
Hukuk Yargıcı önüne gelen davayı çözme durumundadır.
Çözümü sağlayacak yasa yoksa, Hukuk Yargıcı'nın kendini Yasa Koyucu'nun yerine koyma, "Böyle bir durumda onlar nasıl bir yasa çıkarırlardı" diye düşünme ve uygulama hakkı ve yetkisi vardır.
Ceza Yargıcı'nın ise eli kolu, yasa ile bağlıdır.
Suçun yasada tarifi yoksa ceza veremez. Varsa o zaman, kanunda yazılı sınırlar içinde ceza verebilir.
Buraya dikkat!.
O minik köpeğin nasıl o hale geldiğini ve nasıl öldüğünü bilmiyoruz..
Bildiğimiz bir adamın o köpeği bilerek öldürmek suçundan tutuklandığı. Savcı işlenen suçu Türk Ceza Kanunu (TCK) 151'inci Madde 2. fıkrasına dayandırdı.
Şimdi TCK 151/2'ye bakalım:
Mala zarar verme
(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
Dikkat edin.. Madde başlığı "Mala zarar verme." Yani TCK, hayvanı mal kabul ediyor. Yani hayvan öldürmenin suç olması için o hayvanın ille de birisinin malı olması gerekiyor.
İkinci fıkrada açıkça yazıyor zaten.
"Haklı bir neden olmaksızın, "Sahipli Hayvanı" öldüren, işe yaramayacak hale getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki madde hükmü uygulanır." Yani öldürülen hayvan ancak ve ancak "Sahipli" ise 4 aydan 3 yıla kadar hapis..
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi gereği suçun oluşması için şart "Hayvanın sahipli olması.." Kırsal alanda orman kenarında başı boş yaşayan, ifadelere göre 4-5 köpekten biri olan o miniğin sahibi var mı peki?.
Yok!. Peki o adam nasıl suçlandı ve tutuklandı?.
Çünkü Yargıç bir yorum yaptı. "O köpeklere her gün mama getiren iki genç kız, öldürülen köpeğin sahibi sayılır." Yukarda İnsan hakları ve demokrasinin temel ilkesini söyledik.
"Ceza yargıcı kendisini kanun koyucu yerine koyamaz ve yorum yapamaz." Koyarsa, yarın her yargıç, kendi keyfine göre bir yorumla bu ülkenin bütün insanlarını tutuklayabilir çünkü..
İçiniz kan ağlıyor, biliyorum ama bu özel olay, bu ülkede yasaların nasıl eksik ve yanlış olduğunu ve derhal düzeltilip, önleyici hale getirilmeleri gereğini ortaya çıkarır. Yargıca yorum yapma ve kanunda açık seçik tarif edilmeyen bir suçu yorumla icat etme hakkı vermez.
Bir yanda sosyal medyada kopan haklı kıyametten, bir yanda Cumhurbaşkanı'nın halkın isyanını dikkate alıp "Bu suçlar cezasız kalmayacak" demesinden etkilenen bir ceza yargıcı, hukuksal sınırları aşan, yarın çok kötü uygulamalara emsal olabilecek bir "Hüküm" çıkarmıştır.
Tekrar ediyorum.
Yapılması gereken derhal ama derhal "Etkili ve önleyici bir Ceza Yasası ile" Hayvan Haklarını teminat altına almaktır. Yasada olmayan bir suçu yorumla ortaya çıkarmak değil.
Bir Ceza yargıcının o suçu, kendi kafasına göre yorumlayıp sizi suçladığını düşünün?. "Bana kimse dokunamaz. Çünkü hiç suç işlemedim" diyebilir misiniz?.
Ya o bir yargıç olmayan bir suçu yorumla icat ederse?.
O dehşetin sonunu hele bir düşünün..
Hukuk fakültelerinde, daha ilk hukuk dersinde öğretirler..
Demokrasilerde ilke..
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz.."
Faşist ve komünist diktalarda ilke..
"Cezasız suç olmaz!."
"Hangisini tercih edersiniz" diye sormuyorum bile.