Onunla yaşadığımız harika günlerin coşkusunu ve alçakça kurban gittiği cinayetin acısını yüreğimden hâlâ atamadığım Sevgili Kuzenim Ahmet Taner Kışlalı'nın kitaplığımın baş köşesinde imzası ile duran kitabı "Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği/1993" ikinci defa basıldı, Mart 2018'de.. Tam çeyrek asır sonra.. Ve sanki tam da gününde..
Kuzenim, kitabının başlığını Cumhuriyet'teki köşe yazısından almıştı.
"Mustafa Kemal'e Saldırma'nın Dayanılmaz Hafifliği" idi, yazının başlığı..
Peki kitapta niye değiştirmişti.
Kendi sunum yazısında anlattı..
"Kitabıma ad koyarken niçin 'Mustafa Kemal' yerine 'Atatürk' dedim?"
Benim için, ikisi arasında yapay bir ayrım söz konusu değil. Yazarken ya da konuşurken, o anda hangisi dilimin ya da kalemimin ucuna gelirse, onu kullanırım. Ama son zamanlarda, sağda ve soldaki gericilerin 'Atatürk' adına gösterdikleri tepki, bende bir karşı tepki doğurdu.
Kitabımın adının, ona esin kaynağı olan yazımın başlığından farklı olmasının, 'Mustafa Kemal' yerine bu kez 'Atatürk' adını seçmemin nedeni budur."
Tekrar ediyorum. Ahmet bu satırları 1993'te yazmıştı.
Bugün 2018.. Ve ne acı ki, o satırlar hâlâ geçerli.. 25 yıl sonra hala Atatürk'e saldırmayı marifet sananlar, bu saldırıdan menfaat temin etme hayalinde olanlar var. Hem sağda var.. Hem solda var.. Aynen 93!.
Sevgili kuzenim, daha kundakta olan küçük kızı Nilhan'ı doktora kontrole götürecekti eşi, Nilüfer'le birlikte.. Bebeği üşümesin diye önden indi. Arabayı çalıştırıp ısıtacaktı.. Bindi ve bomba patladı. Tıpkı Uğur Mumcu'nun arabasının patlaması gibi..
Nilhan şimdi Kanada'da Üniversite okuyor.. Korkunç katiller hâlâ yakalanmadı.
Terör hâlâ sürüyor ve Atatürk'e saldırmaya doyamayanlar hâlâ var..
Bu kitap o kadar güncel.. 25 yıl sonra, güncel!.
(Kırmızı Kedi Yayınları / 410 sayfa / 30 lira)