Borusan Kuartet'ten söz ettiğimi anlamıştır, devamlı okurlar.. Evet, sahipleniyorum işte.. Diyeceği olan var mı?.
Daha ortaya çıktıkları zaman sevdim onları.. Müziklerine bayıldım önce.. Sonra tanıştım.. O zaman insanlıklarına bayıldım. Ayrı ayrı da, beraber de harikaydılar. Onlarla beraber olmak harikaydı.
Her konserlerine gittim. Kaçırdığım azdır. Birlikte çok vakit geçirdik, Bodrum'a kadar.
Evimde konuğum oldular.. Övünmek gibi olsun.. Böyle bir muhteşem anı kimde var. Dünyanın en zor kuarteti Beethoven 131.. Üzerine film de çekildi.. Onu benim evimde, bana çaldılar..
Böyle dostluk olur mu?.
New York, Carnegie Hall'de 92 milletin yarıştığı "Yılın Oda Müziği Gurubu" yarışmasında birinci olarak adını dünyaya duyuran Borusan Kuartet, ilk albümünü nihayet dünyaya sundu.
Klasik Müzik üzerine ünlü Onyx şirketinden çıktı "Company" adını verdikleri albüm..
Arvo Part, Philips Glass ve Peter Vasks'ın çağdaş parçaları da var ama ben en çok Hasan Uçarsu'nun içinde bir Bozlak (Neşet Ertaş) ve bir karşılama olan eserine bayıldım. Sade ben bayılsam iyi.. İngiliz The Guardian gazetesi ve BBC Music Magazine'de ki, dünyanın en saygın ve en çok satan klasik müzik dergisidir, göklere çıkarıldı.
BBC, albüm için "Olağanüstü" dedi. "Borusan kuartet, muazzam bir ruh ve dengeyle çalıyor" diye başlık attı.
Hasan Uçarsu'nun eseri için de şöyle yazdı..
"Hasan Uçarsu'nun parçası Geleneksel Türk Folk Müziğinden fevkalade lezzetli ve zengin bir modernleştirme. İkinci bölüm, Türklerin unutulmaz sanatçısı Neşet Ertaş'ı anıyor. Burada onun sazı Bağlamayı duyuyorsunuz. Üçüncü bölümde yazı karşılayan Hıdırellezin coşkusu var."
BBC Magazine, albüme iki tane 5 yıldız vermiş.
Performans *****,
Kayıt *****.
Pazar günkü ekimizde Meltem Fıratlı çok şirin bir söyleşi yapmış kuartetle..
Haftanın 6 günü, günde 6 saat beraber olduklarını yazmış. Başka türlü kuartet olunmaz. Başka türlü başarı gelmez.. Çünkü yaptıkları iş hain.. Ara verdin mi, sıfırlarsın.. Konser olsun, olmasın, çalışacaksın..
Peki 6 gün, 6 saat bir aradalık nasıl oluyor?.
Çok iyi arkadaşlar da ondan.. Dostluklarını ben biliyorum.
Çalarken de izleyiciler hissediyor.. Onlar çalarken eğleniyorlar.. Benim evimde biz bize iken nasıl neşeyle, keyifle, birbirlerine bakışlarıyla takılarak çaldılarsa, sahnede yüzlerce izleyiciye de öyle çalıyorlar.. İstanbul, New York, Viyana fark etmiyor.
Onlar sahnede eğlenince, onları izleyenler de eğleniyor, keyif alıyorlar..
İşte başarının sırrı bu!. Yaptığın işten önce sen keyif alacaksın!.