Araları en fazla 200 metre.. İki galeri.. Biri Doku.. Süreyya Ağaoğlu sokakta.. Öteki Derinlikler. Hacı Emin Efendi Sokak'ta.. Birinden çıktım.. Öteki yürüyüş mesafesi..
İkisine de girdim.. İkisinden de çıkmak istemedim..
Neden?.. Hem eserler nefis.. Bakmaya doyamıyorsunuz.. Hem de yaratanlar, dostlarım, kardeşlerim, meslektaşlarım.. Gururlarım..
Doku'da Reha Yalnızcık.. Derinlikler'de Ömer Muz..
1980'li yıllarda, 35 yıl falan önce yani, ikisi de gencecik sanatçılarken, Erkekçe dergime gelmişlerdi. 150 bin satan tirajlarla efsane olan Erkekçe'ye.. İkisi de ressamdı. O derginin o tirajlara ulaşmasında baş rolü oynayan ressamlardan ikisi oldular.. Ertuğrul Ateş de onlardandı mesela.. İhsan Ardal da.. Yazıyı verirdim onlara.. Bir çizerlerdi, yazıdan çok o resimlere, o eserlere bakardı millet..
Her ikisi de artık "Olgun Ressamlar" olarak, gene harikalar yaratmışlar..
İkisinin de eserleri, evimde, ofisimde var. O kadar çok resmim var ki, rotasyonla asabiliyorum ancak. Onlar benim asıl servetim..
Şimdi ikişer daha eklendi, koleksiyonuma.. İki Reha Yalnızcık, iki Ömer Muz daha aldım.. Yaso, her sergi davetiyesini bana verirken "Almak yok ha" diye yemin ettiriyor ama ne çare.. Diyorum ya.. Ben resim almam.. Resim beni alır..
İstanbul'un o dünyaca ünlü siluetini ikisi de ayrı ayrı yorumlamamışlar mı?.
Onlar benim artık!.