Erdoğan Şenay'ı, Batur'u, Fahri'yi yazdım, çıktım ya salı günü.. Eve gittim, gazeteyi açtım.. Tunç Çapa!..
O harika binici, ama daha da harikası, dünya tatlısı, neşeli, hoş sohbet dost!..
Ayazağa'daki Binicilik Tesislerinden Galatasaray Binicilik Şubesi de vardı. Kendisi hasta Fenerli Mustafa Koç (Nurlar içinde yatsın o da) Galatasaray adına yarışırdı, Fener'in takımı olmadığı için.. Alp Yalman da önce asbaşkan, sonra başkanken, at biner yarışırdı. Binicilik en sevdiğim sporlardan olduğu için her hafta sonu gider, her hafta sonu yazardım.
Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en kötü başkanlarından Özhan Canaydın, sırf Alp'e nispet olsun diye şubeyi kapadı. O çok kıymetli tesisi ve ahırları sattı.
Galatasaray'a ve milli takıma sayısız kupa kazandıran Tunç ile artık her hafta görüşemez olduk.. O harika günler bitti.
Haberi okurken gözlerimin önüne geldi o insana nasıl severek bakan, içinden neşe akan gözleri..
"Al sana, yarın da bir veda yazısı" dedim okurken ve dün sabah gazetemi açtım..
İsmet Iraz da gitmiş!.
Benim bir harika sporcu dostum daha..
Ankara Televizyonunda Yılmaz Tekin Onay (Güntekin'in amcası) müdürlüğünde spor programları yapıyoruz. Daha bir yıllık televizyon o zaman.. İsmet geldi.. "Stüdyoda Taekwondo yapalım" dedi. "O ne" dedim..
O zamanlar 19 Mayıs gösterilerinde Harbiye öğrencileri Jiu Jitsu yaparlardı. Silahlı Uzakdoğu dövüşü.. Onu bilirim.. Bir de bizde pek yok.. Judo diye bir sporun yayıldığını duyarım..
"Bu Korelilerin sporu" dedi.. "Merak etme.. Ben işin şovunu yapacağım stüdyoda.. Tanıtmak ve sevdirmek için.. İyi program olacak."
Yılmaz'ın da, benim de aklımız yattı.. İsmet ilk yayına elinde bir yığın tuğla ile geldi.. Üst üste dizdi. Elinin yanı ile vurdu kırdı. Dirseğiyle vurdu kırdı. Elimde tutup havaya kaldırdım tuğlayı.. Uçan tekme atarak kırdı. Sonra kafasıyla üç tuğla birden kırdı ve ertesi gün bu yeni spor Ankara'da efsane oldu. Program öyle konuşuldu ki, yenisini yaptık. Bir daha.. Bir daha..
Ankara'da taekwondo okulları açıldı sonunda.. Öyle yayıldı. Şimdi Korelileri yenip, dünya şampiyonları çıkaran bir ülke olduk..
İsmet'le o programda son şovumuz hâlâ aklımda..
Çiftlik yolunda bir düzlükte yere yattı İsmet, sırtüstü.. Üzerinden bir otomobil geçirdik ve programda yavaş çekim yayınladık. Öylesine kontrol etmişti karın kaslarını..
Hey gidi İsmet!. Hey büyük dost.. Hey kahraman adam!.