Dünyanın en ünlü Kültür Merkezleri'nin hemen hemen hepsine gittim.. Hatta New York'un ünlü Lincoln Center'in bir konser galasının programının kapağında adım bile çıktı."Sunan Hıncal Uluç" diye..
Modern Folk Üçlüsü olarak davet edilmiştik.
Hepsinin içinde ikisinin yeri ayrıdır bende.. Biri Paris Pompidou Center.. Öteki Sydney Opera binası..
Neden ayrıdır bu ikisi..
Pompidou Kültür Merkezi her gün 24 saat açık, harika bir kurumdur.
1977'de açıldığında dünyada olay olmuştu. Çok modern mimarisi ve olağanüstü işlevi ile.. Binanın bağırsakları diyebileceğimiz boruları saklamayan, tersine dışına döşeyen bu mimariyi pek sevdiğimi söyleyemem..
Kuzen Ahmet (Kışlalı.. Nurlar içinde yatsın) o zaman Paris'te yaşıyordu.
Beni götürdü.. Mimarisini sevmediğim binanın cıvıl cıvıl haline bayıldım.. Dünya gençlerinin buluşma yeriydi adeta.. İçinde hemen her şey vardı.. Ana yapı müzeydi. Yan tesisler aklınıza ne gelirse.. Müthiş bir kütüphane ve çalışma alanı..
Restoranlar, kafeler.. Küçük çapta konser, sinema salonları.. Eğlen, dinlen, çalış, gez..
Cumhurbaşkanı "Yeni" AKM'yi sunarken, Paris Pompidou Merkezi de 40'ıncı yılını kutluyordu. İşte mimarisinden pek hoşlanmadığım ama işlevine hayran kaldığım o merkez ve önündeki araç trafiğine kapalı meydanın panoramik görünüşü..
Pompidou, günde 8 bin ziyaretçi için düşünülmüştü. İlk 20 yılda, bu tahmin beş misli gerçekleşti. Tam 145 milyon insan geldi, merkeze..
Sydney Opera binası, bizim AKM ile yarıştı, inşaat gecikmesinde..
1957'de temeli atılmıştı. Ancak 1973'te açılabildi. 16 senede.. Ama tam o muhteşem koyun girişinde ve her sene yeni yıla ilk giren yer olarak harikulade havai fişek gösterilerinin dünyaya yayıldığı köprünün tam karşısında, denize açılan bir yelkenliyi andıran mimarisi muhteşemdi, binanın.. Binanın önünde ve yanında uzanan bahçesi, köprüdeki gösterilerin izlenme yeriydi. 2000 Olimpiyat Oyunları'nın kapanışı için yapılan havai fişek gösterilerini, o da nurlar içinde yatsın, sevgili kardeşim Kenan Onuk'la o binanın bahçesinden izlemiş, yer kapabilmek için de, akşam 8'de başlayacak gösteriler için sabah 8'de Opera'nın kapısında olmuştuk.
Bu en sevdiğim, en alkışladığım iki örneği niçin verdim?.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 6 Kasım'da sunduğu yeni AKM, aynen bu iki görevi de yapacak.
Birincisi.. Pompidou Center gibi çok işlevli.. İçinde dev bir Opera başta, performans sanatları salonu var.. 2500 kişilik.. 1000 kişilik konferans salonu.. 800 kişilik küçük tiyatro salonu..250 kişilik Oda Tiyatrosu.. 285 kişilik sinema..
Bilgisayarlarla donatılmış kütüphane ve çalışma alanı.. Restoranlar..
Kafeler.. Tasarım dükkânları.. Satış alanları.. Müze.. Galeri.. Bunlar bir araya gelince, yeni AKM, eskisi gibi temsilden temsile kapı açan bir süs binası olmaktan çıkacak, 7/ 24 yaşayan gerçek bir Kültür Merkezi olacak..
Özellikle gençler için bir buluşma, yaşam, kültür ve sanat alanı..
Nasıl sevmezsiniz?.
İkincisi..
Yeni AKM'nin terası muhteşem..
Muh- te- şem!.
Şairin, "Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır" dediği İstanbul'u 360 derece çepçevre ve kentin tam merkezinden gece ayrı, gündüz ayrı duygularla seyredebileceğimiz bu teras, bana sorarsanız, dünyanın en güzel restoran yeri..
Bir Yılbaşı, bir Cumhuriyet Bayramında mesela, Boğaz Köprüsündeki havai fişek gösterilerini buradan seyretmek mümkün olacak..
Şimdi biri söylesin bana!..
Daha ne olsun?.
Ki dahası var.. Trafiği yerin altında.. Yeniden planlanan taksim Meydanında araç görünmeyecek.
AKM'ye gidecekler, yeraltı yolundan gelip, yeraltı otoparkına bırakacaklar araçlarını.. Ya da yeraltından işleyen metro veya otobüsleri kullanacaklar..
Peki bu "Yeni" AKM niye bu kadar gecikti?.
Onun da öyküsü var.. Yarın!.