Erdoğan Şenay.. Batur.. Ankara'ya giderken ellerim gitmemişti, kayıplarını yazmaya.. Döndüm.. Bir haber daha.. Yıllarca Ankara'dan komşum.. TRT Spor servisinde en sevdiklerimden, en başarılılarından biri Fahri İkiler..
Dostlar birer birer eksilir olmuşlardı.. Şimdi birinin acısı yüreğimi yakarken, öbürünün haberi geliyor.. Üçer üçer de olur mu?.
Hayat bu işte..
Erdoğan Şenay, çok iyi bir spor yazarıydı. Bir ara eleştiren taraftan, eleştirilen tarafa geçti. Milli Takım sorumlusu oldu. Bir milli maçı ilk defa Anadolu'ya taşıdı. Finlandiya ile bir resmi maç oynuyorduk. "Bunlar sıcak iklimde oynayamaz" diye, Kuzey kutbuna yakın yaşayan rakipleri Antalya'ya getirdi. Milli formayı da ilk defa o değiştirdi. Gene kırmızı beyaz, gene ayyıldız ama, desen farklı..
Ona bile isyan etmiştik.
Batur!.. Ne güzeldi o yıllarda "Ezeli Rekabet!.."
Harika basketbolcu Batur Fener'in kaptanıydı. Sahada hem de nasıl mücadele edenler, maç bitince kol kola girer, geceyi birlikte yaşarlardı. Öyle ebedi dosttular o zaman.. Sporun güzel olduğu, iğrenç kafaların "Düşman" lafını sahalara ve salonlara sokmadığı güzel günlerdi onlar.
Spor ve Sergi Sarayı'ndaki her Fener-Galatasaray maçı efsane olurdu. O maçlara, erkekler takım elbise, kadınlar abiye kılıklarla gelirdi.. Gece dışarı çıkma olayıydı, basketbol maçları..
Nasıl dost, nasıl ahbap, nasıl candan bir insandı Batur!.
Fahri İkiler adı "Tenis" ile özdeşleşmişti. Wimbledon'u vermeye başladığı zaman TRT nihayet, Fahri anlatırdı. Hem de ne tatlı, ne bilgili anlatırdı.
Emekli oldu, tenis anlatımı bitti, nerdeyse..
Son yıllarda adı duyulmaz oldu. Meğer hastaymış.. Meğer ayları sayılıymış.. Ailesine yemin verdirmiş, kimseye bir şey söylemesinler diye.. Kimse üzülmesin diye.. Kimse dertlenmesin diye.. Bu nasıl bir ruhtur?.
Işıklar içinde buluştular yukarda.. Oynayan, yazan ve anlatan!..