Yavuz Donat gene enfes bir yazı yazmış dün.. "İki AKM" başlığıyla..
"İstanbul AKM tamam da, Ankara AKM felaket.. Ucube.. Dökülüyor" diye özetleyebilirim, kendi kullandığı sözcüklerle.
Donat, başkentin yeni Belediye Başkanı Mustafa Tuna'yı göreve davet ediyor.
Bu konuda da edecek lafım var.. Uzun yıllarını orada geçirmiş, ruhu hâlâ orada kalmış bir Ankaralı olarak.
Ankara AKM'nin bugünkü leş halinin sorumlusu eski başkan Melih Gökçek'tir.
Gökçek çok işler yaptı Ankara'da.. İnkâr mümkün değil, yukarda Allah var.. Ama bir şey daha yaptı.. Atatürk'ün ve Cumhuriyet'in izlerini silmek için elinden geleni..
Adında "Atatürk" olan her şeye el attı.
Mesela, dünyanın en ünlü promenad (Keyif yürüyüşü) caddelerinden biriydi Atatürk Bulvarı.. Delik deşik etti. Yürünmez hale getirdi. O bulvarı yayalardan aldı, araçlara tahsis etti. Atatürk Orman Çiftliği kalmadı. Ulus'taki Atatürk Heykeli bile bakımsızlıktan bakılmaz hale geldi.
Ankara halkının vergileriyle Ankara Belediyespor'u kurdu, adını "Osmanlıspor"a çevirdi.. Stadın adını da Osmanlı koydu. Osmanlı'nın dünya güzeli mirası İstanbul dururken, Cumhuriyetin simge kentini "Yapay" Osmanlı haline getirmenin anlamı ne?.
"Nefret" olabilir mi?.
İnsanlar yeni gelişmelerle artık kol saati kullanmazken, kenti gene yapay Selçuk/ Osmanlı Mimarisi saat kuleleriyle doldurdu. Kente giren yolların üzerine gene benzetme, özenti Selçuk / Osmanlı mimarisi kapılar yerleştirdi.
Hitit Güneşi'ni Ankara'ya simge olarak Atatürk Cumhuriyeti seçmişti. Gelir gelmez o simgeyi değiştirmeye kalkıştı. Lozan Meydanı'na Vedat Dalokay'ın koyduğu Hitit Güneşi Kursu anıtını da kaldırmak istedi.
Belediyeye garip bir simge yaptırdı ama anıtı kaldıramadı.
Şimdi bu adam Atatürk Kültür Merkezi'ni o ucube halde bırakmaz da ne yapar, Yavuz!.
Melih gitti, Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün Başkenti kurtuldu..
İnşallah!.