Önce, Los Angeles'tan, bu köşenin fahri ve gönüllü Amerika temsilcisi hem de çok kıdemli gazeteci Safter Yılmaz'dan gelen maili, nokta virgül okuyalım, birlikte..
***
Sevgili Hıncal, Hiç yorum yapmadan sana bu notu yazıyorum..
Türk basınındaki Son Mohikan olarak ötesi yine sana düşecek...
Los Angeles Şehir Meclisi ittifakla aldığı (11'e karşı 0) kararla bisikletinin bir çukura girmesi ile yaralanan kişiye 6.5 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verdi..
Şehrin Sherman Oaks semtindeki Valley Vista bulvarında bisikletinin tekerleğinin yoldaki bir çukura girmesi ile düşen ve beyin kanaması geçirerek yaralanan Peter Godefroy'un iki yıl önce açtığı dava sürerken, mahkeme kararını beklemeyen Los Angeles Şehir Meclisi 6.5 milyon dolarlık tazminatı itirazsız kabul etti.
Bu yıl ilkbaharda bisikletinin bir çukura girmesi ile ölen Edgardo Gabat'in ailesinin açtığı dava üzerine de ayni meclis 4.5 milyon dolar tazminatı kabul etmişti.
Los Angeles Şehir Meclisi sokaklardaki çukurlar yüzünden yaralanan bisikletçilere bu yıl içinde şimdiye kadar toplam 15 milyon dolar tazminat ödemiş bulunuyor.
Safter.
***
Yolda bir çukur..
Bu çukura takılıp düşen bir bisikletçi ve 6.5 milyon dolar, yani bugünün kuruyla, 22 milyon küsur Türk Lirası tazminat..
Hem de mahkeme kararını beklemeden, davayı açanlarla karşılıklı anlaşma ile..
İşte insan canına verilen değer bu, sevgili okurlar, el oğlunda..
Onun için onların belediyesi yolların çukurlarını kapamak için çırpınıyor. Onun için orada, çocuklar açık unutulan inşaat su çukurlarında boğulmuyor.
Onun için orda çocuklar, kapağı olmayan kanalizasyon çukurlarına düşüp ölmüyor.
Onun için onların servislerinde, araçta çocuklar unutulmuyor.. Çünkü orada çocuk gerçekten en kıymetli varlık..
Orda çocuğa karşı suç işlendi mi, yer yerinden oynuyor..
Çocuk servisten inecek de, indiği servis onu çiğneyecek.. Mümkün değil..
Sistemde mümkün değil çünkü.. Servis çocuğu evinin önünde indirip gitmiyor ki.. O mahallenin, o sokağın bir durağı var. Çocuğu, ailesinden biri o durağa getirip araca kendi bindiriyor. Akşam da gene o durakta bekleyip, çocuğunu kendi teslim alıyor.
Üzerinde "
Okul Otobüsü" yazan o araç, yolların kıralı..
O araç durdu mu, o yoldan gelen giden iki yönlü trafik de duruyor. Sıkıysa biri korna çalsın.. O da yasak ve anında ceza.. Arabayı kullanan, çocuk ve elinden tutan annesini kaldırımda sağ salim görmeden el frenini bırakmıyor.
Daha neler neler?. Öyle 25 yaş, şu bu değil..
Orta yaşlı, çocuk sahibi aile babası olmak lazım, okul otobüsü sürmek için.. Devlet, delikanlıya çocuk emanet etmez, o ülkede..
Böyle bir kaza olsun, validen başlar, dümdüz olur, silsileyi meratip, yani zincirleme tüm makamlar boşalır, görevi ihmalden.. Çocuk giden çünkü..
Devlete emanet edilmiş, ulusun, medyanın gözbebeği çocuk..
Bizde üst üste geliyor servis olayları.. Üst üste.. İstifa eden, görevden alınan, hakkında soruşturma açılan, yerel, genel bir devlet sorumlusu var mı?.
Bugüne dek on kuruş tazminat ödeyen bir Servis Şirketi çıktı mı?. Bir mahkeme tazminat kararı verdi mi?.
Veren kaç otuz para verdi, o Allahın belası "Tazminat alanı zengin etmez" maddesi yüzünden.. Bir çocuğun bedeli nedir, ey
Adalet Bakanım?.
Bu ceza yasası, bu tazminat hükümleriyle adalet olur mu bu ülkede?.
Sağlanır mı?
Taşıdığı çocuğu ezen şoföre 4 yıl, hostese 3.5 yıl hapis cezası vermiş, Afyonkarahisar Asliye Ceza.. Yargıçın suçu yok. Çünkü "Kanunsuz suç ve ceza olmaz!."
Kanun ne yazıyorsa o.. Bakın sayın bakanım..
Bizde taşıdıkları çocuğu ezmek, servis şoförü ve hostesi için, ağır ceza suçu bile değil.. Dava
Asliye Ceza'da..
Kıza tecavüze teşebbüs.. Şikâyet.. Tutuksuz yargılama.. Çıkıyor mahkemeden bu defa tehdit..
"Davanı geri almazsan, seni de aileni de vururum.." Gene şikâyet, gene tutuksuz..
Ne yapsın yargıç?. Ceza Hukukunda, kanun ne yazıyorsa o.. Benim kanun ve kurallarım "Suçun önlenmesi"ni sağlamaktan aciz.
Oysa
cezanın asıl sebebi, dünyanın her yerinde, ödetmekten önce önlemek..
Bizde hangi yasa hangi suçu, hangi tazminat hangi ihmali önlüyor, bir tek bir örnek verebilir mi, bu ülkenin Adalet Bakanları (Bu işi yapmış olanların hepsi) ve de Ceza Hukukçuları..
Dün gece gene tonla cezacı toplanmış sözüm ona "Adalet"i tartışıyorlardı, ayni adamlarla ayni konuları yıllardır tartışmaktan bıkmayan (Beleş saat doluyor, mesele o..) haber kanalları.. Yahu bir kere de ciddi ciddi, Ceza ve Usul Yasaları'nın özünü, mukayeseli hukuk olarak tartışsalar da, millet kime kızacağını bir bilse?.
Minnacık cezalar, onu da üçte bire indiren usul yasaları.. Asla ve asla korkutucu olmayan komik tazminatlar..
Sövülen de hep yargıçlar.. Yani aslında en suçsuz olanlar..
Bu ülkede, tarafsızı, iktidar yanlısı, muhalifi 550 milletvekili var.. İçlerinden biri, bir teki "Türkiye'nin Ceza Kanunlarının tümü A'dan Z'ye yeniden yazılmalı" demiyor.. Diyemiyor..
"Ben diyorum" diyen varsa içlerinde, bana hele bir mail atsın da, 80 milyon duysun, ne dediğini..