"Bunlar" dediklerim, Fenerbahçe, Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzon!." Yani pes!..
Başakşehir kelimenin tam anlamıyla Abdullah Avcı dostumun kurbanı oldu. Avcı'nın burada yenildiği, kendi hatalarıyla yenildiği Sevilla'yı iyi analiz etmesi ve İspanyolları orada eleyebileceğini düşünmesi hanesine harika bir artı.. Ama bu maçı düşünerek, Süper Lig maçına tam dokuz değişiklikle çıkması, intihar..
Sen Karabükspor'u çantada keklik görüyorsan, o maçı, dokuz as oyuncunu bekleterek değil, Sevilla maçının provası gibi kullanacaksın.. "Deplasmanda rakip nasıl mağlup edilir" provası..
***
Beşiktaş!..
İki defa öne geçip iki defa galibiyeti koruyamayan Beşiktaş!.
İki şampiyonluğa rağmen
Şenol Güneş hakkında fikrim değişmedi. Hele geçen yılki şampiyonluk Beşiktaş'a altın tepside sunuldu. Galatasaray'a dördüncü yıldızın adeta zorla verildiği gibi..
Tabelacı medyamın yere göğe koyamadığı
Şenol'u asıl bu yıl tanıyacak, futbol camiası..
Takımı sempati ve antipatileriyle kuran, korkularıyla yöneten Şenol Güneş'i, başta Beşiktaş camiası, herkes iyi tanıyacak!.
***
Fener'in "Kocaman" sorunu sürüyor.. Aykut, transferi de kötü
yönetti, takımı da kötü yönetiyor.. Gidenlere bakın, bir de gelenlere.. Oynattıklarına bakın, bir de kenarda tuttuklarına..
Lens'i gönderip yerine aldıkları Dirar'ın, nihayet yerine giren Atıf'ın dörtte biri olmadığını gördü mü mesela, Kocaman?.
Hem de Saraçoğlu'na taraftarın nefret ettiği Volkan'la çıkmak nasıl bir psikoloji, toplum psikolojisi yetersizliğidir, mesela?.
Van Persie ölüsü sahada, herkesin aylardır "Olmaz" dediği, Topal, de Sousa ikilisi ortada dolanırken, taraftarın heyecanla beklediği
"Yeni" adamları kenarda tutmak nedir mesela?. "Dirar" tercihi bir mantıksa, bu ne?.
Trabzon'dan aldığı bir puan kâr aslında.. Hatta, kaybetmek için elinden geleni yapan
Ersun Yanal'a rağmen..
***
Aynen öyle.. Hele
son 15 dakikada Ersun Yenal maçı kaybetmek için ne lazımsa yaptı.. Bu
kadar aptalca bir oyunla adeta "Gol
yeme"ye çırpınacağına, "Gol atmak"
için oyunu deneseydi, sahadan 3
puanla ayrılırdı Trabzon.. Hatta fark
atardı.
Burak'ın sakatlanması talihsizlik, ama yerine Rodallega yerine takımı on kişi oynatan N'Doye'yi almak ve onun ilerde hiç bir işe yaramadığını görmemek, nasıl bir Hocalık oluyor?.
Ersun'un kafasından "Oynamak" asla geçmiyor. Düşündüğü tek şey "Oynatmamak!."
Kafası bu olduğu için taktiği de bu.. "Topu kaptırır kaptırmaz rakibi indir. Kontratak yapamasın. Savunma yerini alsın!."
Bu çirkin taktiği önleyecek kişi maçın hakemi.. FIFA 8 yıldır bağırıyor.. "Taktik faullere hoşgörülü olmayın. Uyarı.. Sarı.. Kırmızı.. Milyarla seyirci faul değil,
futbol seyretmek istiyor.."
Benim eski hakemlerimizin yere göğe koyamadıkları, övgü yarışına girdikleri
Ali Palabıyık, hakem olsaydı gerçekten Trabzon maçı sekiz kişi bitirir, ya da adam gibi top oynamaya mecbur olurdu.
Bu medya ve bu Merkez Hakem Kurulu ile kaliteli, zevkli futbol izleme şansımız çok az.. Çünkü Ersun bu kafadaki tek hoca(!) değil..
Süper Lig'de bir Ersun Ekolü var..
"İlk fırsatta indir ki, futbol oynanmasın" ekolü.. Ve de görevinin "Futbol oynatmak" olduğunu bilmeyen profesyonel(!) hakemler!.