Bu ülkede uluslararası çapta bir "Menecer" tanıdım ben..
Erkan Özerman.. 1960'lı yıllarda, Esin Afşar'la başladı, tuttuğunu altın etti. Şimdi bireysel menecerlik yapmıyor pek ama, Mankenlik/ Modellik yarışmalarıyla yıldız makinesine döndü..
Yakın dostumdur, 1957'den, yani gazeteciliğe başladığı günden beri.. Geçen hafta, Kızılordu Korosu konserinde, CRR'de rastladım.
Kendine has giyim tarzı, stili olan ender kişilerdendir. Bir ayağı Paris'te olduğu için parçaları genelde ünlü mezonlardan seçer ve kombin yapar..
Baktım.. "Bu gece çok şıksın" dedim..
İki gün sonra telefon etti..
"Senin sevdiğin kıyafeti Hürriyet Kelebek eki birinci sayfasına koymuşlar, bir bakıver" dedi.
Baktım.. Sevgili Melis Alphan kardeşim Ayna köşesinde her gün bir kılığı eleştirir, o yazmış.
Övünmek gibi olmasın, sosyetik kılık eleştirilerini Pizzaz adı altında ben getirdim bu ülke magazin basınına.. Bir Amerikan dergisinden naklen..
Melis "Manası yok" başlığı atmış, Erkan'ın resminin yanına..
"Orasına burasına kumaş tutturulmuş avukat cübbesi" demiş.. "Ne fonksiyonu var, ne de estetik" demiş. "Hele o leoparı hiç anlamadım" demiş. Orasını ben de anlamadım. Çünkü kılıkta leopar yok.. Olsa ben anında itiraz ederdim. Leopar deseninden benim kadar nefret eden yoktur çünkü.. Açtım Erkan'ı..
"Sen bildim bileli kendin için giyinirsin.. Bir stilin, tarzın vardır hep.. Ne zamandır, başkalarının beğenisine aldırır oldun. Zevkler ve renkler tartışılmaz, bilirsin" dedim.