Bu Ali Poyrazoğlu'nun tek kişilik oyunlarına gitmemem lazım.. Hep böyle oluyor.. İnsanı alıyor avcuna..
Atıyor hamur teknesine.. Yoğuruyor, yoğuruyor sonra gecenin bir vakti atıveriyor sokağa.. Hadi evine varıyorsun ama, uyuyabilirsen uyu..
Çünkü, seni bir yandan bol bol güldürürken, öte yandan öyle duygusallaştırıyor, öyle derin düşüncelere daldırıyor ki?.
Adam öyle derin, öyle renkli yaşamış ki, anılar tonla..
"Ben Eskiden Küçüktüm" o hayattan derlemeler.. İki saat anlattı..
En az benim bildiklerimle 12 saat daha anlatır.. Dizi olur Ali'nin anıları..
Kimlerle, nerelerde neler neler yaşamamış ki?. Salona girdiğinizde perde açık.. Sahnede, Ali'nin geçmiş oyunlarını bilenlerin birkaçını tanıyacakları parçalar.. Dekor parçalar..
Kostümler.. Kuklalar.. Kitaplar, dosyalar..
Aklınıza ne gelirse..
Ali sahneye geliyor..
"Tiyatromu kapıyorum. Bu gece burada da, o tiyatrodan kalan her parçayı satıyorum" diyor.. Alıyor eline bir parça.. Onu anlatıyor..
Güldürerek.. Ağlatarak..
Duygulandırarak!..
İki saat nefes almadan konuşmak..
Anlatmak.. Ama dinletmek!.
İşte mesele bu!..
"Olmak ya da olmamak" farkı bu.. Herkes anlatır!. Ama kaçı dinletir?.
Ali'ye bu gece gitsem gene dinlerim..
Çünkü hani o "Anlatmaktan anlatmaya fark var" dedikleri var ya..
İşte o!.
İşte en çok aklımda kalan!.
Ali, Atatürkçü.. Öteye geçiyor..
Hani bugün Atatürk'e yasa yüzünden sövemeyenler "Kemalizm" üzerinden gönderme yapıyorlar ya..
"Ben Kemalistim" diyor ve bugüne dek dinlediğim en güzel Atatürkçülüğü ve Kemalizmi anlatıyor..
"Ben her gün Atatürk okurum.
Atatürk'le ilgili ne bulursam okurum..
Onun o zaman ne dediği, ne yaptığını öğrenmek için değil, 'O devrimci, bugün yaşasaydı ne der, ne yapardı' diye düşünebilmek için.. Kemalizm bir dogma değildir. Olamaz da.. Devrimci dogmatik olmaz çünkü.. Değişir.
Günün, dünyanın koşullarına göre değişir. Dünya bu kadar hızla değişirken ayni yerde kalır mıydı Atatürk?.
Onu çok iyi tanımam lazım ki, 'Bugün ne der, ne yapardı' sorusuna cevap bulabileyim!"
Ali Poyrazoğlu'nda bir gece, değer!.
Kaçırmayın!.