Çetin Şener adlı okurum, hoş bir öykü yollamış.
Biz çocukken böyle öykülere "Kıssa'dan Hisse" denirdi.. "Kıssa", kısa öykü demek. "Hisse" ise, ders..
Büyükler, dinlenmeyen öğütler yerine, böyle hoş meraklı öykülerle mesaj verirlerdi biz küçüklere..
New York' ta bir gurup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar.
İçlerinden biri Kızılderili asıllıdır.
Yolda yürürken Kızılderili, onca insan gürültüsü, siren sesleri, yoldaki iş makinalarının çıkardığı gürültü ve kornalar arasında "Kulağıma bir cırcır böceği sesi geldi. Onu arayacağım" der.
Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında cır cır böceği aramasına gülerler. Kızılderili'ye "Sen üşüttün" derler ve yollarına devam ederler.
İçlerinden bir tanesi inanmasa da, Kızılderili'yi yalnız bırakmamak için onunla kalır.
Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da peşinden..
Az sonra gökdelenlerin gölgesindeki bir tutam yeşilliğin ortasında bir cırcır böceği bulurlar.
Arkadaşı, Kızılderili'ye "Senin insanüstü güçlerin mi var. Bu sesi nasıl duydun" diye sorar.
Kızılderili "Bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya lüzum yok" der.. "Gel benimle, sana göstereyim.."
Kalabalık bir kaldırıma gelirler. Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırıma atar..
Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, ceplerinden para düşürüp düşürmediklerini kontrol eder.
Kızılderili arkadaşına döner..
"Mühim olan, neye kıymet verdiğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin!."