Ben bir işi tuttum mu, peşini bırakmam!. Ustalarım zamanında bu mesleğin ilk kuralının "Fikri takip" olduğunu söylediler.. Bugün medyamızda olmayan şey yani!.
"Ne oldu, Topbaş Başkan" diye adını başlığa yazıp sordum!.
Kapı açıkken otobüsü süren ve küçücük kızın tekerlekler arasına düşmesine sebep olan o şoföre ne olduğunu, hem Cumhuriyet Savcılarına, hem de hayatımızı emanet ettiğimiz kamu aracının, her türlü kuralı "Can pahasına" ihlal eden şoförünün patronu Kadir Topbaş'a sordum..
Çıt yok..
Belli.. Geçiştirecekler.. Haksız sayılmazlar.. Dördüncü güç (Cart kabakağıt) medya unuttu, peşini bıraktı bile.. O Şoför Sinan Çetin'in oğlu olacak ki, yazmaya devam etsin, benim popülist meslektaşlarım.. Bizi bizden iyi biliyor, savcılar da, başkan da..
Bakın, Sayın Topbaş'ın böyle önemsiz(!) meselelerle uğraşacak vakti olmayabilir.. Ama benim vergilerimle maaş alan en az 10 kişiden oluşan bir basın bürosu var, Belediye'nin. Görevi medyanın sorularına cevap vermek..
O büro ne yapar, Başkan Topbaş!.. İşte onu da soruyorum şimdi?.
Cevap alana dek de soracağım!.