Bir ay kadar evvel, Galatasaray'ın yaşayan en kıdemli başkanı, camia içinde "Başkanlar başkanı" diye anılan Selahattin Ağabey (Beyazıt) aradı..
"Hıncal" dedi.. "Galatasaray ne durumda biliyor musun?."
"Zor durumda ağabey" dedim..
"Zor değil, iflas etmiş durumda" dedi.
"Resmen bitmiş, Galatasaray!.."
"Peki ne olacak" dedim..
Anlattı..
"Bugün kulübe büyük bir para girdisi gerek ki, kurtulsun.. Peki bu nasıl olacak?. Dünyada yatırım gurupları, bankalar var.. Bir de bu işleri çok iyi bilen, aracı uzmanlar.. Adam gelecek.. Kulübün mali yapısını A'dan Z'ye inceleyecek.. Acil sıcak para ihtiyacını belirleyecek. Bu parayı yatırabilecek kurumu da bulup getirecek. Oturup geri ödeme planını da yapacaklar.. Araştırdım.. Bu uzmanlar ucuz değil.. En az 200 bin doları gözden çıkarmak gerek.. Ben Selahattin Beyazıt olarak, bu uzmanın parasını kulübüme hizmet için cebimden ödeyeceğim. Yeter ki yönetim böyle bir çalışmayı kabul etsin!."
Selahattin Ağabey'in bugünkü Özbek Kardeşler yönetimi ile pek ilişkisi yok. Onları iş başına getiren yolu açan İnan Kıraç'ı aramış.. Bunları aynen ona da anlatmış.. "Beni destekler misin" demiş. İstediği sadece manevi destek..
Kıraç "Beni bu işe karıştırma, Başkan" demiş, kapamış..
Bu konuşmadan kimseye bahsetmedim.. Yazmadım da.. Yazmadım ki, Selahattin Ağabey'in projesine taş koymasınlar.. Ama bunca zaman sonra görüyorum ki, Selahattin Ağabey, projesini kabul ettiremedi. O yüzden beni de aramadı. "Olay konuşulursa, Galatasaray zarar görür" diye susmayı tercih ediyor. Aynen Alp Yalman gibi.. O da Florya teklifi alınca "Galatasaray'a hizmet için makam gerekmez" deyip koştu.. Bir yandan bir rapor hazırladı. Bir yandan güvendiği dostlarını Avrupa'nın en önde gelen hocalarının peşine saldı.. Ama Özbek Kardeşler Yönetimi, hazırlanan raporu da, temas kurulan hocaları da kabul etmedi. Onun üzerine Yalman "Beni bağışlayın. Bu koşullarda çalışmamız mümkün değil" deyip, İstanbul'dan ayrıldı ve Datça'ya döndü..
O da tıpkı Beyazıt Başkan gibi, "Galatasaray'a zarar vermesin" diye olup biten hakkında tek kelime etmedi. Suskunluğu Özbek Kardeşlerin ekmeğine yağ sürerken, yetmezmiş gibi bir de Danimarka Kampına gidip yanlarında poz vermez mi?.
Şimdi durum bu..
Tabii, Galatasaray deyince yazacak şey çok..
Bir, Divan Başkanı'nın avukatlığını yaptığı Ada İşgalcisi konusu var..
Bir de "2000 yılından bu yana tüm yönetim hesapları milim milim incelenecek" diye verilen ama şimdi unutulan Başkan (!) sözü.. Bu sözün arkasını kollayan tüm genç yönetim kurulu üyeleri, en son Fatih İşbecer tasfiye edildiler, unutmayın..
Onları da konuşacağız.. Çoktan konuşacaktık da, gündem izin vermedi..