Efendim, Bayram Haftası notlarına devam ediyoruz..
***
Alp Yalman'ın (Sevgili dostum bu deyişimi mazur görsün) pısırıklığı yüzünden, Dursun Özbek, kafasındaki bütün planları fazla tepki almadan gerçekleştirdi.
Pısırıklık mı?.
Alp,
Galatasaray Futbol Şubesi'nin, Florya'nın başına hiç geçmedi. Florya'da bir saniye bile olmadı. Yazdıklarımı birinci elden biliyorum..
Alp, Başkan Dursun Özbek'in "Futbolun başına geç" teklifini samimi sanan bir saftı. "Galatasaray'a hizmetin makamı yoktur" dedi. Hiç bir sıfat istemeden kabullendi.. Uzun uzun çalışıp bir rapor hazırladı, 2016-17 sezonu için.. Teknik kadrodan transferlere kadar. Bu raporu yönetime sundu.
Yönetim, hepsine "Olmaz" dedi. Alp bunun üzerine "Bana müsaade başkan.. Fikirlerim yönetimle uyuşmuyor, yapacağım bir şey yok, izninle" dedi. İstanbul'dan ayrılıp
Göcek'e tatile gitti. Giderken Dursun
Özbek planın ikinci bölümünü sahneye
koydu.
"Alp ağbi, işi bıraktığını şimdi açıklarsan, taraftar ve camia beni tefe koyar. Lütfen ses çıkarmadan git. Ayrıldığını, zamanı gelince ben açıklarım" dedi.
Alp Yalman, Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en başarılı başkanlarından biri, benim gazeteci olarak yaşadıklarımın birincisi, 2000 Yılı Avrupa Süper Kupası'nın temelini atan adam, adının üzerine gölge düşürme pahasına, bu isteği kabul etti. Alp Yalman'ın anıt adı "Bu da bir işe yaramıyor, artık bitmiş meğerse" dedikoduları arasında tepe taklak gitti ama Dursun Özbek'e de kalkan oldu. Özbek, transfer törenlerinde resimler çektirdi. Emir kulu Riekerink'i işin başına getirip, gelecek sezonu da karanlığa attı.
..Ve Alp, hâlâ ve hâlâ "Ben bu işin içinde başından beri yokum.. Bırakın gitmeyi, gelmedim bile" demedi. Diyemedi. Hâlâ susup oturuyor.
"Pısırık" demeyeyim de ne diyeyim şimdi?.
***
Kadıköy'ün eski sinemalarından Rexx de gündeme geldi Bayram'da.. Bizim Günaydın'da Olkan Özyurt yazdı. Rexx'in bina sahibi Rum Ortodoks Vakfı, kiranın arttırılmasını istemiş. Sinema işletmecisi kabul etmemiş. Vakıf mahkemeye başvurup, tahliye kararı almış.
Şimdi işletmeci kirayı arttırmadan devam etmek için Kadıköy halkının desteğini istiyor. Olkan olayı uzun uzun yazmış da, en can alıcı soruyu sormamış?.
"Siz bu binaya ayda kaç lira kira ödüyorsunuz?. Vakıf ne istedi?."
Ben bu ülkede her türlü vakıf emlakinin
nasıl bedava kiralandığını iyi bilenlerdenim.. Hele gayrimüslim vakfıysa..
Arnavutköy'de yalı dairelerinde bugün hâlâ ayda 300 lira (Üç yüz) kirayla oturanlar var biliyor musunuz?. Hem de ne zenginler..
***
Bir gazetenin tarafsızlığını, yazarları değil, haberleri belirler.. Yorum özgürdür zaten, tartışılmaz. Ama haber inandırıcı olmalıdır. İnandırıcı olmak için de tarafsız. Sabah Okur Temsilcisi İbrahim
Altay'ı yürekten alkışlıyorum. Gazetenin haber yanındaki kusurlarını harika eleştiriyor.
"Azmettirici İzzet Çapa" haberini başlığından, içeriğine nasıl ele almış ve hataları sıralamış. Gazetenin hükmü gibi verilen başlık, aslında İzzet karşıtı tarafın iddiası aslında.. Bu bir.. Bu iddiaya karşı İzzet'in görüşü alınmamış, haber eksik, iki..
Magazin haberlerinde bile zaman zaman rastladığım bu taraflılık, kırk yıllık Sabah'a yakışmıyor.. Devam Altay kardeşim..
***
4 Temmuz pazartesi Sabah gazetesini internetten bulun ve "Köprüler ve kaderler: Osmangazi Köprüsü" başlıklı, Hasan Bülent Kahraman'ın yazısını okuyun. Bir "Köprü" yazısı bu kadar mı güzel yazılır?. Kars'in Demir Köprüsü'nden, Paris'in unutulmaz Pont Neuf'una dek..
Adamda kültür, adamda kalem.. Bu Hasan Bülent'i resmen kıskanıyorum, inanın!.
***
Sevgili dostlarım Meral-Vural Gökçaylı çifti ile çok şirin, ama çok ses getirecek bir söyleşi yapmış, Posta pazar ekinde Canan Danyıldız..
Bana sorarsanız İstanbul'un yıllardır değişmez baş kadın terzisi Vural "Öyle her davete başka farklı şey giymek, sonradan görmeliktir" diyor mesela.. "Chanel, Dior diye tonla para ödenen elbiselerin kumaşı en ucuz Çin malı.. Yani rezalet" diyor.. Ve de en önemlisi.. En kıyamet koparacağı..
"Sosyetedeki bütün kadınlar birbirinden çirkin!."
Sadece bu laf için Vural Gökçaylı ile
ayrı röportaj yapılır, Magazin müdürleri.. Nerdesiniz?.
***
Ara Güler geçen mart "2 milyondan fazla kare resim var arşivimde" demişti. Nurlar içinde yatsın, bu ülkenin en önde gelen spor foto muhabirlerinden İsmet Gümüşdere'nin hazine arşivinin, ölümünden sonra ne olduğunu bilen yok. Hâlâ içim yanar.. O geldi aklıma.. O sıra yazmıştım da..
Bayram tatilinin en güzel haberi Doğuş'tan geldi. Gurup Başkanı Ferit Şahenk ve Ceo Hüsnü Akhan, Ara ile sözleşme imzalamış. O 2 milyon resim şimdi "Ara Güler Müzesi"nde ölümsüzleşecek..
Orhan Pamuk "Küçük, Özel Müzeler" derken bunu kast ediyordu işte.. İlle de Devlet Müzeleri, devasa müzeler değil.. Tematik Müzeler.. Oyuncak Müzesi.. Ara Güler Müzesi..
Yaşa be Doğuş.. Sanata verdikleri önemi biliyor ve yıllardır alkışlıyordum zaten..
***
Bir deyiş vardır dilimizde.. Biri anlatır, anlatır, en meraklı yerde keser, siz "Sonra" deyince de "Sonuna soğan doğra" der, güler, gider..
Biz de bu Bayram Haftası Notları'nın sonuna soğan doğrayalım artık..
Yazılarını keyifle okuduğum, ama tanışma fırsatı bulamadığım köşe yazarı Rıza Zelyut'u, eşi mahkemeye vermiş..
Sebep?.
Zelyut eşine "Sen geri zekâlısın. Sen her şeyi en iyi bilirsin.. Senin aklın çok" diye dalga geçerek hakaret etmiş..
Peki neden etmiş?..
Bayan Zelyut, yemek için soğan doğruyormuş mutfakta. Rıza gelmiş "Bu soğanları küçük doğruyorsun" demiş..
Sonra..
Sonuna, soğan doğramışlar işte!..
Şimdi 2 yıla kadar hapsi istenen Zelyut'un yargıcı karar verecek, soğanların küçük mü, büyük mü doğrandığına.