Pazar sabahları NTV'de Hasan Bülent Kahraman'ın konuklarıyla sohbetini izlemiyorsanız, çok şey kaçırıyorsunuz demektir.
Üstat bu hafta, Kerem Görsev ve Elif Çağlar ile "caz" üzerine konuştu..
Hani "Kibarlık Budalası"nda "Meğer ben hep nesir konuşurmuşum da, haberim yokmuş" der ya, Mösyö Jourdain.. Kerem de çocukluktan beri dinlediğimiz Hafif Batı Müziği'nin hele başlangıçta tamamen "Caz" olduğunu anlattı.. Pop ve Rock dediğimiz şeyler, Caz'dan doğmuşlar..
Çocukluğumu hatırladım birden..
Kilis'te düğün oldu mu, bazen söylerlerdi..
"Gaziantep'ten caz gelmiş" diye.. Bizim müzik "Saz" denen enstrümanlarla çalınırdı. Batı müziği çalgılarına "Caz" denirdi halk arasında.. Niye?. "Caz" çalarlardı da ondan..
Egemen Bostancı'nın müzikallerinden birinin adı değil miydi, "Saz mı, Caz mı?." Harika bir sohbet oldu.
Sevgili dostum Kerem "Caz bizde Erol Pekcan'la doğdu" deyip Sezar'ın hakkını Sezar'a verdi ama, sonra "Türkçe caza uygun bir dil değil" dedi.. Türk şarkı ve türkülerinden caz uyarlaması olmayacağını anlattı.
Oysa Erol Pekcan'ın uyarlaması "Evlerinin önü mersin" bu ülkede haftalarca liste başı kaldı ve yüzbinler sattı.
Aşkın Arsunan'ın bugün en sevilen parçası, Duygu Tarhan'ın okuduğu Veysel.. Uzun İnce Bir Yoldayım, değil mi?..
Yani yaparsan bal gibi oluyor.
Harika da oluyor..
Peşin hükümlü olma Kerem!.
Bir de isterdim ki, o programda ömrünü caza vermiş, tüm parasını ve zamanını kurduğu caz kulüplerine ayırmış, genç yaşta kaybettiğimiz M.Ali Açılmış'ın da adı geçsin.