İstanbul'un Fethi benim tarihimdir.. Gururla hatırladığım tarihim..
İstanbul'un Kurtuluşu da benim tarihimdir. Gururla hatırladığım tarihim..
Tarihi, hem de en parlak anları ile tarihi günlük politikaya alet etmek, bu iki harika olayı birbiri ile mukayeseye kalkışmak, biri uğruna ötekini küçültmeye, gözden düşürmeye çalışmak, geri zekalıların işidir.
Bunlardan biri, adını bu köşede anmak istemiyorum, adını anan kalmadı ya, hatırlanmak için sosyal medyada gariplik yapması gerek ya.. Tweetler atmaya başlamış. "Avcılar kadar bir üvey kasabayı (Ne demekse) gasp edip fetih diye kutlayan aptal" demiş mesela.. "İki dandik takayı Haliç'in uysal sularından geçirip" demiş mesela..
Bizim Mevlüt de, adamı ciddiye almamış mı?. Bu tweetleri adıyla yazıp, tam da istediği tuzağa düşmemiş mi?.
Ben bilmiyordum mesela.. Mevlüt'ten öğrendim saçmaları.. Kim bilir kaç kişi daha öyle öğrenmiştir.
Mevlüt de hep düştüğümüz bir hatayı tekrarlamış yazısında.. "İstanbul 1453 yılında bir kasaba değil, Doğu Roma'nın başkenti idi" diyor..
Yanlış Mevlüt.. Doğu Roma diye bir devlet hiç olmadı tarihte.. Roma İmparatorluğu'nun başkenti, Roma'dan İstanbul'a taşındı. İstanbul, Roma İmparatorluğu'nun başkenti oldu.. Olay budur.
Bizim köşeyi dikkatle izlesen, orada Üstat Radi Dikici'nin belgeli anlatımları ile "Bütün yollar Roma'ya çıkar" lafındaki Roma'nın, Roma şehri değil, İstanbul kenti olduğunu öğrenirdin.
Milion Taşı'nı git gör, Mevlüt, Sultan Ahmet'te.. Bin yıl evvelin önemli kentlerinin Roma'nın başkentinden, yani İstanbul'dan uzaklıklarını yazan taşı gör..
Adını anarak tatmin ettiğin küçük adam da görsün..