Konuşması ve yazdıklarıma cevap vermesini istediğim Uğur Erdener'den yanıt e-mail ile geldi. Önce onu okuyalım..

*** Değerli Ağabey,
Bir süredir, özellikle futbolu ilgilendiren doping ile konularda bana yönelik eleştiriler yapıyorsun, haklısın. Ancak gerçekler maalesef benim çözmekte cidden zorlandığım boyutta.
Şu anda Lozan'dayım bir seri toplantı için ve birkaç ayrıntıyı bilginize arzetmek isterim.
Değerli Ağabey,
Belki biliyorsun, Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu tamamen bağımsız bir yapıda çalışan, son üç yıl içinde ülkemizde doping oranını yüzde 14.5 gibi asla kabul edilemeyecek oranlardan yüzde1.5 gibi bir orana indirmeyi başarmış bir yapı. Bu yıl bu oran yüzde 1'in de altına inecek.
WADA kurallarına göre bir ülkede bağımsız görev yapan sadece bir doping ile mücadele kuruluşu olabilir ve tüm doping mücadelesi o kuruluş tarafından yapılır.
Evet, ülkemizde de bir kuruluş var ve başarısı ortada, ancak bir de futbol gerçeği var bu ülkenin. "Kendi doping mücadelemi ben yaparım" diyerek Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu protokoluna imza koymayan futbol gerçeği..
Bu konuda ben kendi adıma birçok girişim yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. Dopingle mücadele konusunda çok ciddi destek veren ve her platformda "Dopinge Sıfır Tolerans" söylemini samimiyetle kullanan Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Akif Çağatay Kılıç ile konunun çözümü konusunda geldiğimiz bir nokta var ve inanıyorum ki bu konu yaz aylarında halledilmiş olacak. Zaten aksi durumda WADA tarafından uyumsuz ülkeler listesine alınmamız ve bazı müeyyidelerin uygulanması da gündeme gelebilecek.
Değerli Ağabey,
Ben üzerime düşen tüm görevleri büyük bir sorumluluk içinde yerine getirdiğim içindir ki, dünya sporunun en üst yönetim organı IOC Yönetim Kurulu'nun bir üyesi olarak görev yapıyorum, ayrıca o yapının en önemli komisyonu olan Tıp ve Bilim Komisyonu'nun başkanıyım. Bunlara ek olarak Dopingle mücadelenin en üst kuruluşu WADA'nın da hem yönetim kurulu üyesi, hem kurucular kurulu üyesi, hem de spordan gelen yarı üyesinin (biliyorsunuz diğer yarısını devlet temsilcileri, yani çoğunlukla spor bakanları oluşturuyor) oluşturduğu grubun başkanlığını yürütüyorum. Dünya Okçuluk başkanlığım da cabası.. Kısacası, "Doping ile mücadele benim olmaz ise olmaz" görevim. Ve bu alanda da üzerime düşenleri yapmaya gayret ediyorum." *** Uğur'a teşekkürler.. İki defa.. Bir defa benim öfke dolu, sert üslubuma kapılmayıp, aramızdaki eski sevgi ve saygıyı koruyarak yazdığı ve beni utandırdığı için..
İkincisi, açıklamaları için..
Aslında bu açıklama, bu ülkedeki futbol skandalını da ortaya koyuyor. Meğer Futbol Federasyonu WADA ilkelerini çiğneyip, kural dışı kendi komisyonunu kurmuş. O komisyonu da, "Başına buyruk, izinsiz iş yaptıkları" gerekçesi ile istifaya zorlamış..
Bu rezalet, Türkiye'nin tıpkı Ruslar gibi Rio Oyunları'ndan atılmasına yeter, aslında..
Dilerim Uğur'un dediği olur ve Spor Bakanımızla TMOK Başkanı ve WADA temsilcimiz, bu yaz bu rezilliği sona erdirirler..
Şimdi artık, beş Beşiktaşlı'dan alınan örneklerin kaderinin ne olduğunu, UEFA'ya sahte evrak gönderme suçundan sabıkalı Yıldırım Demirören'den öğrenecek ve de inanacağız(!)..