Galatasaray'a ikinci yıl UEFA yasağı, Riekerink nam, futbol ve zeka özürlü adamdan gelmek üzere..
Takımda lig beşinciliği şansı bile bırakmayan, nerden çıktığı belirsiz bu Hollandalı, Beşiktaş Şampiyon olursa hele, tüm gücü ile kupaya saldıracak Fener'i yenecek öyle mi?.
Adam futbol cahili yahu.. Ne yaptığını bilmiyor Gözleri önünde oynanan maçı okuyamıyor. Doğruyu bulmuşken, yanlışa dönüyor. İyi oynayan takımı en vurucu yerinden bozup, hezimet kapıları açıyor.. (Hamzaoğlu II).
Bu yazıyı böyle sert yazmaya, cumartesi gecesi karar verdim..
Sabah biraz yumuşamıştım ki, gazetem geldi.. Rıdvan Dilmen'in yazısını okudum.
"Riekerink'in hamlelerini beğendim" diyor.. Beğenecek ki, Riekerink Fener maçında da ayni gerzekliği yapıp, oyun başa baş ve 0-0 giderken, Sneijder' alıp, yerine futboldan ve futbol zekasından nasipsiz Donk'u soksun..
Maç başından beri ileri top taşıyan ve Galatasaray'ın girdiği tüm pozisyonların içinde olan, Yasin'i de çıkarsın ki, bu ikisini beklemek için geride dört kişi tutan Beşiktaş (Ya da Rado'nun Fener'i) meydanı boş bulup, Cenk'i, Gökhan'ı oyuna alsın.. Ne riski göze almış Şenol?. Galatasaray'da maçın başından beri on paralık top oynamayan Podolski'den başka ilerde adam kalmayınca, bek lazım değil ki?.
Maçı beraber izleyelim mi, itiraz edenlerle.. Yasin çıkınca Beck nasıl sağ açık gibi oynadı, geride tutacağı adam kalmadığı için.. Kaç akın, kaç gol pası yaptı, Beck Yasin'den sonra?.
Futbol özürlü Riekerink?. Yasin mi iyi sol açık, Sabri'mi?. Yaptığın değişiklik aynen oydu, çünkü..
Peki kulübede oturan Orhan ve Taffarel Hocalar ne işe yarar?.
Sneijder/ Donk değişikliği yapılırken itiraz, hatta kalkıp kulübeyi terk etmezseniz ne işe yararsınız siz?. Bol keseden maaş almaya mı?.
Gökhan'la beraber bu ülkenin en iyi sağbeki olduğunu bir kez daha kanıtlayan Sabri'yi gene sağaçığa koymanın alemi var mı?. Linnes gibi ağır ve ruhsuz adam ne işe yarar?. Sabri geride, önünde Olcan, ya Sinan olsa, Beşiktaş sol kanadı da çöker miydi, çökmez miydi?.
Ama bizim ödlek Riekerink'in futbol oynama, gol atma niyeti yok ki!.
4-4-2 gibi Galatasaray'ı şampiyon yapan taktiği, korkusundan titrediği için bırakmış, "Ne kadar savuna adamı ile oynarsam, o kadar iyi" deyip, Galatasaray'ı bu hallere düşüren 4-2-3- 1'e dönmüş..
Oyun kuruculara bakar mısınız?.
Kendi kurulmaya muhtaç Emre ve topu ileri atmayı günah sayan Selçuk..
Bütün akınlar, hemen hepsi soldan, Carole, Yasin, Sneijder'den geldi.
Beşiktaş'ın sağı çöktü.. Ama Riekerink Şenol hocaya bayram, Rıdvan'a da "İnşallah Fener maçında da böyle oynar" zil takıp oynatan değişiklikleri yaptı..
Şimdi, Galatasaray'ın oynadığı, yani oynamadığı futbola örnek bir sahne..
Galatasaray sağ kanattan her nasılsa akın yapıyor. Sabri korner noktasının oralarda.. Yaklaşan Selçuk'a veriyor..
Selçuk anında daha gerideki Linnes'e..
Linnes, Denayer'e.. O da Muslera'ya..
Kaç Galatasaray akını, hatta korneri Muslera'da bitti biliyor musunuz?.
Ve de ey Riekerink Efendi. Odana kapan ve maçın kasetini izle.. Muslera, ayağı ile kaç topu oyuna soktu?.
Degaj, avut atışı ve kaleciye pas dahil...
Saymadım ama 50'ye yakın.. Ve bunların sadece ikisinde (Sadece 2) top Galatasaraylı bir oyuncuya gitti. Her Muslera vuruşu topu Beşiktaş'a teslim demek. Farkında olan adam (!) yok mu, kulübede... Muslera, topu erken oyuna sokmak, kontratak başlatmak özürlü bir.. Topu ayakla oyuna sokmada dünya kötüsü.. Muslera'ya vermekle topu rakibe vermek ayni şey..
Koca Galatasaray'da "Bu aptallığı artık yapmayın" diyecek adam yok, iyi mi?.
Taffarel denen hoca özürlüsü, kaç yıldır Muslera'ya topu oyuna hızlı sokmayı öğretemediyse ne işe yarar, söyler misiniz?.
Galatasaray bu futbol özürlüsü Riekerink ödleğini derhal defetmeli..
Fener maçına kadar takımı 4-4-2'ye yöneltecek ve sahaya, Fener'in en zayıf yerine savunmasına hücum edecek bir 11'le çıkacak bir Hocaya teslim edilmeli ki, kalan iki maçı antrenman gibi kullansın..
Kullansın ki, son Avrupa şansı da tepilmesin..
İşte Galatasaray'ın kupayı alabilecek 4-4-2 kadrosu..
Muslera- Sabri, Semih (Koray), Hakan, Carole- Olcan (Sinan), Denayer, Selçuk, Yasin- Sinan (Umut), Podolski..
