"Çernobil'in izleri hala ilk günkü gibi" diyordu, 27 Nisan'daki, otuzuncu yıldönümünde Sabah'ın başlığı..
En iyi bilenlerdenim.. Çernobil'in izini hala taşıyanlardan biri, benim sevgili arkadaşım, eski korumam, Mehmet..
Mehmet, Bulgaristan göçmeni..
30 yıl önce Çernobil patladığında o zaman Sovyetler Birliği yöreyi askeri birliklerle çevirdi ve korumaya aldı. Askeri birlikler, kendisinden değildi tabii. Varşova Paktı üyesi, Demirperde'den emir kulları Bulgaristan'a "Bir alay yolla" dedi. Bulgarlar yolladılar.. Onlar da seçti tabii.. Türklerden oluşan bir alay gitti, radyasyonlu bölgeye..
Mehmet de aralarındaydı. Baldırında bir yara ile döndü. Sonra Türkiye'ye göçtü.. Sonra Sabah'ta işe girdi ve korumam oldu. Her türlü tedaviye rağmen, bacağındaki yara iyileşmedi. Kapanır gibi oldu, yeniden açıldı. Sonunda doktorlar "Ayakta durduğun sürece iyileşme olmaz. Oturma işi bulacaksın" dediler.
Gazetemle konuştum.. Hani kapıda içinden çantaların geçtiği röntgen cihazı var. Onun başına oturttular.. Şimdi orda.. Yarası oldukça iyileşti..
Ama Çernobil'in izi, 30 yıl sonra hala Mehmet'te..