Hayır "Bilinçli bir algı operasyonu" diye kimseyi itham etmek istemiyorum. Ama bilinçsiz bir popülizmle hemen her gün, her vesile ile yargımıza ve yargıçlarımıza yükleniliyor..
İşte dün okuyorum..
Yanlış ve eksik tedavi sonucu ilkokul ikinci sınıf öğrencisi bir küçük kız, kangren olan kolunu kaybetmiş. Aile dava etmiş, ihmali olan doktoru. Üç yıl sürmüş mahkeme.. Yargıç, doktora "Taksirli yaralama" suçundan 250 gün hapis cezası verip, 5 bin lira para cezasına çevirmiş..
Tüm haberler böyle.. Okuyunca da isyan ediyorsunuz tabii. Bir çocuğun, geleceğin genç kızının hayatını hem de böyle karartmanın cezası bu kadar komik olur mu" diye haykırmak geliyor içinizden.. Ve de yargıca, hemen her gün benzeri haberler okuduğunuz için de "Yargıçlar"a saydırmaya başlıyorsunuz..
Oysa kazın ayağı öyle değil..
Sona eren ceza davası.. Ceza davalarında yargıç elindeki yasayı uygular. Yorum hakkı yoktur. Kusur varsa, yasadadır. Onu değiştirmek için savaşırsınız.
Haberi deştim ki, ailenin açtığı ikinci dava var. Hukuk Davası.. 141 bin liralık maddi, manevi tazminat davası devam ediyor.
Esas dava, bu işte.. O davada karar verecek yargıcın yorum hakkı sınırlı olsa da var. Sınırı koyan bizdeki Allahın cezası madde.. "Tazminat alanı zengin etmez."
Böyle rezil sınır olur mu?. Ne demek "Zengin etmek.."
Bir çocuğun kolunun, hayat boyu tek kollu kalmasını karşılayacak hangi zenginlik var?.
O kız kolunu Amerika'da kaybetse, şimdi dolar milyoneriydi.. Hem de en az 5 milyon dolar almıştı, doktorun sigortasından..
Şimdi bana göre hâlâ komik 141 bin liralık tazminat davası aynen kabul edilmeli..
Biraz hukuk bilelim, böyle haberleri yazarken ve manşetlerken..Biraz da mantıklı olalım.. Doktorun da bu tazminatı ödeyebilmesi için çalışması gerek..
Yani.. Ceza davası sonucu verilen 250 günün paraya çevrilmesi akılcı.. İkincisi.. Bu davanın kazanılması, tazminat davasının da kazanılması için çok önemli bir hukuksal dayanak sağlar, ailenin avukatına.. "5 bin değil, 5 kuruş olması dahi" önemliydi, tazminat davasında doktorun ihmalini kanıtlamak için..