Karaköy'de Ali'yi tavsiye etmiştim. Sırada Konsolos var. Pera Otel'in yanında, eski Amerikan Konsolosluğu'nun vize binasını kiralamış İzzet Çapa.. Çok şık, çok sıcak, çok şirin bir lokanta yapmış.. Mimarı Mahmut Anlar'a alkış..
Ben daha yemeğini yemedim. Yazacağım da zaten yemekleri değil, pazar brunchları..
Gittim ve tiryaki oldum.. İki sebepten.. Bir, ilk defa gördüğüm, tattığım nefis şeyler var.. Bildiğimiz şeylerin de İzzet usulü yorumları da var.. ki parmak yersiniz yani..
Mesela mac&cheese.. Yani bir sahanda gelen makarna üstü peynir falan, ama kahvaltıya özel.. Harika..
Bir ekmek dilimi üzerinde bohça gibi yapılmış bir haşlanmış şeftali yumurta.. Ekmekle arasında kızarmış pastırma var.. Pastırmalı Benedict olmuş o da..
İstanbul'da yediğim en lezzetli French Toast, mesela.. Ve de beni çıldırtan brunch tatlıları ki, benzeri yok.
Servis harika.. Bütün elemanlar özenle seçilmiş, eğitilmiş..
Amma velakin en güzeli, masada değil, karşınızda.. İzzet, pazar kahvaltılarına müzik koymuş..
Zeynep Özyılmazel, Neco'nun öbür kızı, bruncha eşlik eden harika bir program yapıyor ve üç saat her dilden, her telden söylüyor. Herkese göre söylüyor. En güzeli.. Bağırmadan söylüyor. Bu ülkede bağırmadan şarkı söylenebileceğini kanıtlıyor..
İzzet de kabinleri 130 desibel dayanmıyor.. İster masada dostlarınızla sohbet ediyor, ister Zeynep'e kulak verip, bir anı yaşıyorsunuz..
Konsolos Brunchlarını bir deneyin mutlak..
Gece gidebilirsem, yemeği de yazarım..