Çarşamba sabahı her günkü gibi gazetemi yaydım kahve masamın üzerine.. Sayfaları çeviriyorum..
Şelale Kadak'ın yazısının tepesinde "Adrian Heykelleri Koç'a, 9 dev sütun da Sabancı'ya yakışır" başlığını görmem mi?.
Nasıl gülesim geldi..
Hayır Şelale'nin önerisi gerçekten yerinde.. 26 Kasım'a dek uzatıldığını sevinçle öğrendiğim İstanbul Bienal'ini İstanbul Modern'de uzun uzun bir daha dolaşmak istiyordum da vakit bulamamıştım.. İşte fırsat.. Siz de sakın kaçırmayın.. Ama Büyük Ada'daki Adrian'ın yaptığı fiber glass heykeller gidiyor, yarın..
Şelale "Bunları Koç Müzesi alsın" diyor..
Sabancı Müzesi'ndeki o efsane Zero Sergisi girişinde de, akımın kurucularından Heinz Mack'ın eseri "9 Sütun Üzerinde Gökyüzü" var. Altın varaklarla kaplı sütunlar, müze bahçesinin ağaçları arasında, hele güneşli günlerde parıl parıl, ışıldıyor.. "Onu da Sabancılar alsın" diyor.
Bu da harika fikir...
O zaman ben niye güldüm Şelale'ye.. Çünkü 3 sayfa ötede benim yazım var..
Heinz Mack'in "9 Sütun Üzerinde Gökkube" adlı sanat eserini, Boğaziçi Ön Görünüm Bölgesinde kaçak inşaat sanan ve derhal yıkmaları için ekip gönderen Boğaziçi İmar Müdürü'nü anlatıyorum. Dünya çapında bir skandalın eşiğinden nasıl kıl payı döndüğümüzün hikâyesini..
Soruyordum o İmar Müdürü (!) ne?.
"Gözünün önünde, Boğaz'ın tam da içindeki Su Ada Anayasa hiçe sayılarak büyütülürken, Ada'daki kapalı alan, kaçak olarak dört misline çıkarılırken, o Ada'ya otopark olsun diye, Kuruçeşme Parkı daraltılır, ağaçlar kesilirken, kapanan ve hala açılmayan gözlerin, bir sanat eserini, üstelik daha dikilme sırasında nasıl yıldırım gibi gördü de, ekipler yolladın. Hadi cevap ver, yazılı cevap ver, aynen bu köşede yayınlayacağım!."
Gık yok hazretten.. Seçimleri bekliyor herhalde..
Gel de gülme..
Kusura bakma Sevgili Şelale!..