Cengiz Semercioğlu, yattığı ceza evine gidip Deniz Seki ile konuşmuş.. Onun "Suçsuzum" diye haykırışını da tam iki sayfayı kapsayan bir yazı ile dile getirmiş. Bayramda en merakla ve en hüzünle okuduğum yazıydı.
Hüzünle okudum çünkü Deniz'in haksız, boş yere yattığına ben de inanıyorum. Anayasa Mahkemesi, biliyorsunuz, Ergenekon, Balyoz ve Aziz Yıldırım Şike davası dahil, ayni savcıların açtığı tüm davaların yeniden görülmesine karar verirken bir tek Deniz Seki için "Gerek yok" dedi nedense.. Böylece iç hukuk yolları da tükendi. Dava şimdi AİHM'ye (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) taşınacak ve Türkiye Devleti kuvvetle tahmin ediyorum ki bir kere daha mahkum olacak. AİHM'de davalar, devlet aleyhine açılıyor biliyorsunuz.. Ve bu mahkemenin İkinci Başkanlığına bir Türk Kadın Yargıç seçildi geçen hafta.. Bu ülkede nasıl kadınlar ve hukukçular yetiştiğini dünya gördü. Şimdi başka hukukçularımızı da görecekler.
Deniz'in mahkumiyet sebebi, 3 arkadaşına esrar satmak.. İddia ve karar gerekçesi şöyle.
Deniz yanındaki esrarı üç arkadaşı ile paylaşmış. Paylaşmak hukuken "Temin etme"ye girermiş. Temiz etmek de satmak olurmuş. Ceza davasında yorum olur mu?. Hele de "Sattı" dediği üç arkadaşı mahkemede "Biz hayat boyu esrar kullanmadık" deyip beraat etmişlerse?.
Dahası, esrar dünyanın çoğunda artık "Narkotik" sayılmıyor. Serbest satılıyor, serbest içiliyor..
Şimdi bunlara bakan AİHM "Bu genç kadın niye bir yıldır yatıyor ve niye daha 1.5 yıl yatacak" demez mi?.
Amma velakin, ne kadar tazminata hükmedilirse edilsin, o paralar, Deniz Seki'den alınan saniyelerin (Yıllar, aylar değil, saniyeler) bir tekini geri getirebilecek mi?.