Fenerbahçe Teknik Direktörü Pereira, Diego ve Meireles'i kenara alıp, Ozan ve de Souza'yı oyuna soktuğunda, maçın 60'ıncı dakikasıydı ve Fenerbahçe 2-1 galip durumdaydı. "Bu maç kazara 2-2 biterse, yandı Hoca" dedim içimden.."Bizim skora göre eleştiri yapan tabelacılar, canına okurlar artık.."
Aynen de öyle oldu.. Portekizli yerin dibine sokuldu, bu değişiklikler yüzünden..
Oysa, ilk golünü bir karambol penaltısından kazanan Akhisar, Volkan'ın akıllara seza hatası ile ikinci golü bulmasa, bu arada, mesela ilk yarı 2 gol atan Fernandao ikinci yarıda gene akıllara seza goller kaçırmasa, Van Persie de ona ayak uydurmasa, başta Nani, hele Şener'le Van Persie'nin jeneriklik şutları kıl payı avuta gitmese, maç 5-0, 6-2 gibi hiç de yadırganmayacak bir skorla bitseydi, ayni sayfalarda, ayni imzalardan neler okuyacaktınız tahmin edin..
Türk spor yazarlığı, ne yazık ki, tabelaya bakıp yazı yazma huyundan, eyyamından, ayıbından vazgeçmedi..
Mesela, ilk yarı rakibini domine eden bir Beşiktaş vardı.. 1-0 da öne geçti.. Ama Şenol Güneş ikinci yarıya öne geçtiği her maçta yaptığı gibi korkak başladı. Quaresma'yı çıkarıp yerine bir savunma adamı Necip'i aldı. 2-0 öne geçince Sosa'yı da çıkarıp Olcay'ı soktu.. Farka gidecek Beşiktaş'ın hızını kesti. Gekas, Şenol'un "Kalabalık olunca sağlam olur" sandığı savunmanın hatasından skoru 2-1 yaptı. +94'te Engin'in muhteşem şutunda top direkten dönmese, Beşiktaş fark atacağı maçta puan kaybedecekti. Ama o top direkte kalınca, Şenol göklere çıkarıldı. "Quaresma'yı alıp, Necip'le savunma güvenliği sağladı" diye övdüler hatta..
Bir şey daha..
Başta ünlü hakemlerimiz, pek çoğumuz hala "Ofsayt" kuralını bilmiyoruz.. Fernandao, açık belli, rakiplerin nerdeyse 1 metre önündeydi. Ona bakıp "Ofsayt" diye kalktılar..
Oysa ofsayt kuralında esas ölçü toptur. "Hiç kimse rakip kaleye toptan daha yakın olamaz.." İstisnaları var tabii. Kale ile arasında en az iki rakip oyuncu varsa, top avuttan, taçtan, kornerden geliyorsa, ve saire..
Dikkatli bakanlar ve kuralı bilenler, Fernandao'nun rakiplerin önünde, ama topun gerisinde olduğunu fark ettiler..
2015 yılında, bunları söylüyor ve tartışıyor olmaktan utanıyorum, ama gerçeğimiz ne yazık ki bu!..
Galatasaray'dan da söz edelim tabii..
Hamza Hoca'nın balıkçılığı gene tuttu. Tarihinin en kötü maçlarından birini oynayan Galatasaray iki net hakem hatasının da eklenmesiyle, Başakşehir'i yenince, kargaları güldürdü ve "Başarılıyım" dedi.
Haa!.. Başarılı olan vardı, gerçekten.. 6 gol kurtaran Muslera..
Maçın ilk golünde Podolski'nin topa kolla müdahale edip önüne indirmesini es geçen hakem, Başakşehir'in açık bir penaltısını da vermedi. Son iki hafta, en az 4 puanı hakemlerle alan Hamza, geçen yılın "Kovulan Prandelli"sini ayni haftada ancak 1 puan geride bırakabildi.
Takımın hali perişan.. Geçen sezonun yıldızları Selçuk ve Yasin artık takımı 9 kişi oynatıyorlar.. Savunma tam bir kevgir.. Ne sağı tutuyor, ne solu.. Orta da öyle..
Bilal, Akhisar'dakinin yarısı değil..
"Başarılıyım" diyen Hamza, bana "Şu adam geçen yılın düzeyinde oynuyor" desin.. Dikkat buyurun "İlerisinde değil, düzeyinde.."
Yok böyle biri.
Yok da kim görecek?.. Özbek biraderler mi?.
Galatasaray maçına gitmeye korkan Başkan'ı 100 yıllık tarihinde ilk defa gördü bu kulüp..
Şeref Tribünü'nde kayıp.. Ama kameralar önünde mesela Sneijder'la "İmza" pozları vermeye bayılan Başkan!..
Sevsinler!..