Futbol, en büyük gelirini televizyondan kazanıyor. Yani o Van Persieler, Podolskiler, Gomezler, bizim televizyonlara ödediğimiz paralarla transfer edilip bu ülkeye geliyorlar..
O zaman bu futbolcuları, futbolu en rahat seyretme hakkına sahip değil miyiz?. En iyi, en keyifli, en renkli.. Öyle ki, statta olmaktan bile daha cazip hatta..
Uydurmuyorum..
Eloğlu televizyon yayınlarını o hale getirmiş. Yayın sırasında öyle ilginç bilgiler biniyor ki, statta bunlara erişmeniz mümkün değil..
Tabii kolay iş değil. Poponu kaldırıp önceden hazırlık yapacaksın.. İşine sahip, bilgili, dışarıyı yakından izleyen, adamlar, ekran başındaki seyirciyi arttırmak için neler yapıyor diye merak eden bir yönetici olacaksın..
Hani nerde?.
Ekran kirletmede üstümüze yok, ama o ekrana meraklı bilgi yüklemekte, sıfırız. Neden?
Çünkü sadece para kazanma hırsı içinde, yarını düşünmeyen, altın yumurta yumurtlayan tavuğu kesenler var işin başında..
Pazardan beri ülke, Ersan Gülüm'ün ofsayt olup olmadığını tartışıyor. LigTV pierosuna göre 30 santim ofsayt.. Yıllarca o LigTV'de çalışan Erman Hoca, "Piero ne istersen onu gösterir" dedi, geçen sene pat diye.. Bombaydı. Ama Fener medyası uyuttu bu lafı. Ben de zerre inanmıyorum, o 11 santim, 33 santim diye verilen görüntülere.. Saniyenin onda biri kadar önce, ya da sonra durdur, 1 metre fark eder. 100 metre 10 saniyede koşuluyor, ordan hesap edin..
Niye o hassas görüntü ekrana iki saat sonra geliyor acaba?.
Neyse..
Şimdi diyelim doğru. Diyelim 30 santim ofsayt!.. Diyelim Mehmet Topal'ın eli, ama Ersan'ın omzu ilerde.. Bunu 30 metreden süzmesi gereken yan hakemin gördüğü, bir an için yan yana yükselen iki forma.. Biri koyu lacivert, biri siyah.. Hadi o mesafeden ayır bakalım, hangisi Beşiktaşlı, hangisi Fenerli?.
NBA izleyenler bilirler. Kuraldır, ev sahibi takım açık (Tercihan beyaz), deplasman takımı koyu renk forma giyer. Bu kural en büyük gelirini televizyondan elde eden NBA tarafından, TV seyircisine saygı, onun kolay ve rahat izlemesini sağlamak için konmuştur.
Bizde böyle bir kural, çok gerekli olduğu halde yok.. Düşünen de yok. Ne sadece para yutma hevesindeki LigTV işin peşinde, ne de futbola ve seyircisine sahiplenmesi gereken federasyonun umurunda..
Ama maçın hakemine, FİFA tarafından verilmiş bir tavsiye kararı var.. "Formaların karışması ihtimali varsa, bir takıma forma değiştirt.."
Maçın hakemi, Halis Özkahya, "Benim yan hakemim, 30 metre mesafeden, çıkılan bir kafa topunda, siyah ve koyu laciverti çok rahat ve net süzemez, hele bunu saniyenin onda biri gibi bir zamanda yapıp, o hızla doğru karar veremez" dese ve forma değişikliği isteseydi, hem biz ekran başında, o çorbaya dönmüş, kim hangi takımdan ayrılması zor görüntülerle iğrenç bir maç izlemek zorunda kalmazdık, hem de o yan hakem, maçın skorunu etkileyen üç ofsayt yanlışını yapmazdı, büyük olasılıkla.
Herkes hakemi tartışıyor ama bir yandan sonucu etkileyen, bir yandan milyonlarca seyircinin, seyir zevkinin içine eden bu forma yanlışından artık dönülmesi gerektiğini söyleyen kimse yok..
Kör değneğini bellemiş.. İşin derinine kim inecek ki?.
Sallarsın gider.. Böyle gelmiş, böyle gider!..