Gazetelerin bıkmadığı klişe haberlerin başında gelir, mezarlıklardan yapılanlar.. Hem de Cumhuriyet'te bu defa başlık..
"Şarkıcı Zeki Müren'i 3'ü mezarlık görevlisi 10 kişi andı.."
Bir defa "Şarkıcı" değil, "Sanatçı"ydı Zeki Müren dostlarım..
İkincisi.. Birini anmak için niye mezarlığa gitmek şart olsun?.
Hintliler Gandi'yi anmıyorlar mı?. Adamın mezarı bile yok.. Yakıldı, külleri savruldu. Pek çok inançta mezarlık yoktur.. Müslümanlığın bazı kollarında da.. Mekke ve Medine'nin bekçileri Suudiler mesela, gömmezler.. Götürür çöle atarlar, kurtlar, kuşlar yer.. Önemli olan "Beden değil, ruhtur" onlar için..
Mezarın başında 10 kişi olması, Zeki Müren'i on kişinin hatırlaması demek olur mu?.
Yap bir özel Zeki Müren programı, bak kaç milyon izliyor?.
Bakın.. Annemle babamın mezarlarına, hayatımda bir kere gittim.. Gömmek için.. O kadar.. Bir daha da adım atmadım..
Benim içimde her saniye, her an yaşadıkları, yaşadığım her şey bana onları hatırlattığı için, ben yaşadığım sürece, onlar da benimle yaşıyorlar..
O zaman mezarda işim ne?.
Kabul edin, etmeyin.. Benim düşüncem bu..
Orda bir yerde toprak var.. Benim içimde ise, ruhları.. Hep içimde, hep yanımda..
Toprağa gidip, kime ne kanıtlayacağım ki?.
Beni de yaksalar keşke de, günün birinde uyuz bir habere konu olmasam..
"Hıncal Uluç'u 3 kişi bile anmadı!.."