Hep söylerim, dünyanın en zor işidir, televizyon yazarlığı.. 24 saat boyu 24 bin kanaldan sorumlusun.. İzleyecek, eleştirecek, tavsiyelerde bulunacaksın..
Yani mesela bizim TV yazarımız Yüksel Kardeşim (Aytuğ) AİHM'ye gidip "İnsanlık Suçu" davası açsa kazanır, öyle bir işkencedir bu iş..
Dün sabah Yakından (Bak öğrendim Yüksel) Kumanda'sını okurken gazete elimden düşüyordu.
İntikam Peşinde adlı filmde polis Mel Gibson, gözünün önünde kızını öldüren katili yakalamış. Arabaya atmış karakola götürecek. Herife dönmüş "Tak şu kemerini kahrolası" diyor.
Herifi vurmuyor, dövmüyor.. Yani "Yargısız infaz" yok.. Üstüne üstlük bir de kazaya uğramasın diye ve de ülkenin kurallarına uysun diye tabii "Tak şu kemerini" diye uyarıyor.. Yani öylesi bir aksiyon filminde bu gerçekten çok anlamlı, tam derslik cümleyi yakalamak..
Valla, pes!..

***
Bu yazı geçen hafta perşembe günü yayınlanmak üzere yazılmıştı. İlanlardan yer bulup bir türlü giremedi. "Dün okurken.." lafı sizi yanıltmasın..
Bu arada dün Yüksel'den bi not aldım.. "Ben, temiz ekran kampanyanı üç yazı ile destekledim, hatta bana teşekkür ettin" diyor.
Sevgili Yüksel, söz konusu destek konusunun muhatabının, olaya gözlerini sımsıkı yuman spor gazeteleri, spor sayfaları ve güya halkın yanında olduklarını göstermek için Allahın günü ahkam kesen köşe yazarları olduğu açık.. Sen en üzerine alınmayacak adamsın..
İddiam hala geçerli.. Tek başıma başlattığım ve sürdürdüğüm savaşıma kimse destek olmadı. Şimdi de olmuyorlar zaten.. Görüyorsun. DigiTurk, hem de ittifakla hazırladığı "Temiz Ekran Yönetmeliği"ni RTÜK'e yedirdi, bildiğini okuyor. Gık diyen var mı?.)