Cornel Ronald West, (1953) doğumlu bir Amerikalı filozof, akademisyen, aktivist, yazar, popüler bir aydın ve Amerika'nın Demokratik Sosyalistleri gurubunun saygın bir üyesi. Bir Babtist rahibin oğlu.. Harvard'dan 1973'te mezun oldu. 1980'de Princeton'dan Filozofi masterı alan ilk zenci oldu.
Harvard ve Princeton'da hocalık yaptı. Paris Üniversitesi'nde dersler verdi.
Zencilere karşı şiddet hareketleri yoğunlaştığı dönemde mart ayında David Letterman şovuna konuk oldu. Konuşmalarını büyük bir merak ve keyifle izledim. Başkanı zenci Amerika'da zencilerin hala nasıl olup da ezildiğini ben de merak ediyordum çünkü. Bu uzun konuşmayı size kısaltarak nakletmeyi planladım. Her topluma olduğu gibi bizi de içeren çok yanı vardı çünkü.. Ama daha ben işi toparlayana kadar o korkunç Kuzey Carolina baskını yaşandı. Bir zenci Babtist kilisesi bir beyaz tarafından ayin sırasında tarandı.
Gelişmeler Cornel West'in ne kadar haklı olduğunu ortaya koyunca, kısaltmaktan vazgeçtim. Uygun zaman aradım. İşte o zaman bugün.. Tatil.. Bol vaktiniz var.. Hem altını çizerek okumak, hem de düşünmek için..
Özellikle "Nafile" Koalisyon Turları günlerinde politik liderlerimizin Dr.West'ten alacakları çok ders var.
İşte Letterman- West konuşmasının bire bir çevirisi..
***
Letterman-
Şimdi sıradaki konuğumuz saygın bir entelektüel ve New York'taki The Union İlahiyat Okulunda profesör. Aynı zamanda yeni çıkan "Black Prophetic Fire'ın da (Siyah Kahince Yangın) yazarı Dr.Cornel West!..
Seni ağırlamak zevk. Öncelikle sana iki şey söylemeliyim, sonra söz sende olacak. Radyoda röportajını dinledim. Resmen büyülendim. Çok da ikna ediciydi. Şunu fark ettim. Bu adam benden çok daha zeki. Pekala. Bu bir.. İkincisi şu.. Güneyi, zenci ve beyazların ayrı okullara gittiği günleri, George Wallace'ı, köprünün geçildiği Selma Yürüyüşü'nü, Medeni haklar mücadelesiyle ilgili her şeyi, Lyndon Johnson'ı ve onun bundaki rolünü iyi biliyorum. Ben de kendi neslimdeki çoğu insan gibi "Irk ilişkileri konusunda doğru yoldayız" diye düşündüm. Daha güçlü, daha olumlu ve daha eşit oluyoruz sanmıştım. Bu konuda biraz cahillik etmiş olabilirim. Artık sen konuşabilirsin.
West- Hayır, cahillik ettiğini zannetmiyorum ama 33 yıldır bu programda verdiğin kaliteli hizmet için teşekkür ederek başlamak istiyorum.
L-
Teşekkürler.
W- Hayır, hayır. Sen ve ben biliyoruz ki birileri bizi sevmiş olduğu için bugün böyleyiz. Bu fark yaratıyor kardeşim. "Akıllı" denince anlayış şu olmalı: Telefonlar bile akıllıysa o zaman biz bilge, merhametli ve cesur olalım. Amerika'da ırktan bahsettiğimizde, beyazların üstünlüğü mirasının üzerinden konuşuyoruz.. Sadece zenciler değil, Kızılderililerle başlıyor bu. Sonra melezler, sarı ırklar geldi. Zenci ve beyaz kardeşlerimiz de bir çok açıdan başkalarını insanlıktan çıkararak insanlıktan çıktılar. Demokrasinin olması gerektiği gibi olması için, hak edilmemiş ayrıcalık, ya da çıkar peşinde koşma anlayışından kurtulmak gerek.
L-
Herkesin ırk ilişkilerinin çok daha iyi olduğunu düşünmesi artık zenci bir başkanımız olmasıyla zirve yaptı. Millet şöyle düşündü. "Bu asla olmazdı ama oldu işte."
W- İşte sorun da bu kardeşim. Bir zenci, Başkan olmuş. Orası şüphesiz. Bir yanda manevi açıdan müthiş bir başarı elde edilmiş. Dünyadaki en güçlü makama ulaşılmış yani.. Bunun her renkten kıymetli gencimiz üstündeki etkisi.. Karizmatik, zenci bir adamda beyin olduğu görüldü. Orada bir zenci güç sahibi.. Ama manevi başarı ile gerçek durum arasında fark var. Bugün, hala her 28 saatte genç bir zenci ya da melez, bir genç polis tarafından vuruluyor.. Zenci başkanımız, zenci adalet bakanımız var ama biri de çıkıp o çocukları öldürdüğü için o polisleri Federal Mahkeme'de yargılamadı.
Millet şunu soruyor.. "Durun bir dakika. Yüksek mevkilerde zenciler var ama adalet söz konusu olunca görevlerini yapmıyorlar. Neler oluyor?" Bu yüzden asıl soru bu, nasıl insanlarımız var, bizim? Sadece zenciler değil, hepsi..
L-
Tamam. Çarpıcı bir istatistik. Bir de şu an bitik durumdayız Her yerde çirkinlik. Beyazlar zencilere şiddet uyguluyor, peki bu nasıl iş?.
Başkanımız zenciyken şiddet olayları yaşanacak duruma nasıl geliniyor? Ne zaman bitecek bu?
W-Temel olan şu: Öncelikle, inkar etmeyecek ve kabul edeceğiz. Bırakın fakiri, çalışkanı, zenciyi, herhangi birine sevgi duyuyorsanız onlara haksızlık edilmesinden nefret etmelisiniz. Adil muamele görmemelerine sinirlenmelisiniz. Tabii bunun cesaret, namus, dürüstlük ve doğruyu söyleme isteğiyle alakası var. Şu an hainler döneminde yaşıyoruz. Açgözlülük çağındayız. Varsa yoksa para aşkı. Her şeyin hakimi para ama benim hakimim olması gerekmiyor. Para, mal mülk ve güç sevdalısı çok fazla. Ana akım edebiyatta da bu böyle, başkanımız için de bu böyle. 50 günde 500 Filistinli bebek öldürüldü. Tek kelime etti mi? Siyasi hesaplar. Ahlaki inanışlar fakirler için de aynı şey geçerli. Dünyanın en zengin ulusunda zenci çocukların yüzde 40'ı yoksulluk içinde yaşıyor. Ahlaki nefrettir bu. Ses çıkaracaklar nerde? Başkan şöyle diyor: "Fox Haber yüklenecek, sağcılar yüklenecek Neo-liberal fırsatçılar büyük bir sorun değil diyecek çünkü, herkesin siyasi hesapları var." Doğruyu kim söyleyecek peki? Gerçek, popülerliliği gözetmeden yokluk çekenlerin konuşmasına izin vermekten geçer. Nerede senit namusun? Yeterince namuslu insan kalmadı. Bir kısmı da bu ve bu, her renk için geçerli.
L-
Suç insanda mı yoksa siyaset sisteminde mi?
W- İkisinde de.. Çünkü sorumluluk almamız gerek. Ona şüphe yok ama o makama geliyorsun ve Wall Streetlileri getiriyor, insansız uçaklar (Drone) kullanıp hala casusluk yapıyorsun. İnsan "Dur, yaptığın seçimler bu mu?" diyor. Seçimleriniz güven oluşturmalı. Kardeşinizi şeytanlaştırmayacak, eleştireceksiniz. Başınız derde girer ama olsun.
L-
En başta söylediğime döneyim 1947'de doğduğumdan bu yana Amerikan hayatı ve yaşamı çok gelişti. Ona şüphem yok. Orası şüphesiz zaten. Zenci ve beyazların ilişkisinde gelişme oldu mu? Çökmüş durumda mı? Yoksa düzelmeye devam ediyor da sadece kötüleri mi duyuyoruz? Şu anki durum değerlendirmen nedir?
W- Kesinlikle gelişti ama şunu kabul edelim: İlk başta durum çok kötüydü zaten. Tabii kölelik durumları vardı. Mahalleler ayrı.. Okul sistemimiz ayrılıkçı, bir çok açıdan çökmüş bir sistem. Sosyal ve kişisel açıdan müthiş gelişmeler yaşandı ama. Bu çok önemli..
L-
Mahkumlara ve okullu çocuklara harcanan parayı söyler misin?
W- Çarpık önceliklerimiz var. 1970'ten beri başkanlık binasını genişletmek için, 1 trilyon dolardan fazla para harcandı. 90'lardan beri nüfus beş katına çıktı ve suç oranı düştü. Ama hapishaneler hala genişletiliyor. "Neler oluyor" diyor insan. Birileri para kazanıyor. Açgözlülüğe döndük. Para sevdasına.. Para sevdası tüm kötülüklerin anasıdır.
L-
Şu seni şaşırtmıyor mu? Nihayet gey camiasındaki insanlar kabul ediliyor ve bu ülkede halk için bir farkındalık oldu, bu durum.
W- Daha mı ileride, geylerle ilişkiler yani? Zenciler ve beyazlar arasındaki ilişkiden daha mı ileride?
L- Hayır, hayır!. Bence çok mesafe kaydettik. Kıymetli eşcinsel kardeşlerimin yanı sıra trans kardeşlerimi kucaklayarak bunu yaptık. Onlar da şunun farkına varmalı: Sistemde belli konumlara geldiğimiz halde, hala servetin yüzde 43'ü, nüfusun yüzde 1'inin.. Bilhassa orta ve üst sınıflarda eşcinsel kardeşlerimiz kucaklanıyor ama, eşcinsel fakirler hala cehennem azabı çekiyor. Bu bana Hindistan'daki kıymetli kardeşlerimi anımsatıyor. Dalit (En alt kast. Dokunulmazlar) camiasında harika insanlar, şahsiyetler var. Dalit başkanları, dokunulmaz başkanlar oldu ama Dalit kardeşlerimin büyük kısmı hala sefalet içinde. Aynısı Amerika için geçerli. Üst konumlarda bulunan pek çok zenci var. Bunlar "Bana bakın" diyen müthiş tavus kuşları. Halbuki tavus kuşu uçamadığı için hava atar. Soru şu: Bodrumda sıkışıp kalmışların hesabını tutuyor musun? Sayı sadece zenciler de değil. Beyazlar, melezler de var. Değişmesi gereken asıl şey sistemin kendisi.
L-
Bodrum katlardaki zencilerle ilgilenme artık daha mı parlak durumda değil mi?
W- Hayır, daha kötü. Daha kötü, daha kötü. Kıymetli gençlerimizin ruhlarına bakıyorsunuz. Ferguson'daki müthiş liderlerde bunu gördük. Genç zenci arkadaşların ruhlarına bakın. Öncülük ediyorlar, güçsüz ailelerden, kötü topluluklardan gelmişler. Kurumsal medya sürekli bunlarla uğraşıyor, bunları eşeliyor. İnsan olmak kazanılmış bir erdemdir. Adaletsizliğe uyum sağlamak, ilgisizliğe ayak uydurmak olmaz. Bu yüzden manevi bir kesinti yaşanıyor paranız olsa bile. Çünkü John Coltrane'nin ünlü şarkısıyla öğrettiği şeyin kapasitesini kavrayamamışız: "Yüce olan Sevgidir / A love supreme." Sevmeyi biliyor musunuz? Sevmeyi müzisyenler anlatır. Çoğu zengin değildir ama müziğe aşıktırlar. Müzik şahane. Geleneğimize dayanıyor bu. Curtis Mayfield, Carol King, Stephen Sondheim, Duke Ellington.. Onlar aşk savaşçılarıydı. Daha genç nesilde bunu kaybediyoruz. Çok paraları, büyük malikaneleri falan olmasa da, gençleri eğitmenin zor tarafı da bu. Sonunda iş dönüp dolaşıp sevgiyi anlamaya gelecek. Sadece sevgiyi anlamaya değil, adaletin halk arasında sevgi gibi görülüp görülmediğine de gelecek.
L-
Oturmuş seni dinlerken IQ'mun (Zeka) düştüğünü fark ediyorum. Tanrı seni korusun, Doktor Cornel West..
-Seni de, David Letterman.