Sevgili Türker ağabeyimin yakın gazeteci dostlarından oluşan bir gurubumuz var. Erdal Şafak müdürüm ve ben dahil.
Yaz geldi, nüfus azaldı ama, ara vermedik. Çarşamba gecesi Hüseyin Özer'in Sofra London'unda buluştuk.. Karaköy'ün en favori yeri şimdi orası..
Tatile gidenler vardı ama, sürpriz konuklar da vardı.. Türker Ağabey'in sanatçı dostlarından Kayhan Yıldızoğlu, Kerem Alışık ve Nehir Erdoğan..
Nasıl lezzetli ve nasıl keyifli bir gece yaşadık..
Kayhan Ağabey, hala aslan gibi maşallah.. 1970'li yıllarda Suna ile evliyken Ankara'ya gelmiş ve iki konuğumuz olmuşlardı. Gittiler.. Holly bana "İlk defa centilmen bir Türk erkeği tanıdım" demez mi?. Onu anlattım. "O tarihten sonra Kayhan Ağabeyin bize gelmesini yasakladım" dedim, kahkahayı basıp..
Türker Ağabey, genç yaşta kaybettiğimiz Yargıcan'ı anlattı. Garanti Bankası şube müdürü. Hasta Galatasaraylı, ama daha hasta dost Yargıcan..
Türker Ağabey yurt dışındayken bir mesaj almış, Yargıcan'dan..
"Kocaeli'nden selamlar" diye.. "Bre aman.. Bizimkini Kocaeli'ne sürdüler" diye telaşlanıp, hemen aramış, apar topar.. Karşısında bir kahkaha..
Mustafa Denizli Hoca zamanında Kocaeli Fener'e beş çekmişti ya.. O günmüş meğer. Yargıcan da, hasta Fenerli Türker Ağabeye takılırmış meğer.. "Gık" dememiş Türker Ağabey.. Beklemiş. Beklemiş.. Fener, Galatasaray'ı yenince, gece yarısı iki adam tutup Garanti Bankası Nişantaşı Şubesinin camlarını baştan aşağı çubuklu sarı lacivert forma yaptırmış, yağlı boyayla..
Sabah, Yargıcan telefonda ağlıyor..
"Yaktın beni Türker.. Boyalar çıkmıyor. Sigorta da cam değiştirmeyi kabul etmiyor.."
Fenerli ve Galatasaraylı olmanın o kadar güzel olduğu o günleri öyle özlüyorum ki..