Aziz Yıldırım üç günde iki kupa birden kaldırmak için neler feda etmezdi, tahmin etmeniz kolay. O, Fenerbahçe'nin başında olduğu 17 yıl boyunca, "En fazla Galatasaray Şampiyonluğu yaşayan başkan" (Tüm kulüp başkanları, Galatasaray'ınkiler dahil) unvanına sahip olmakla yetinirken, Galatasaray'ın henüz bir haftalık başkanı, dahası düne kadar adı kimse, hatta liseliler tarafından bile bilinmeyen Dursun Özbek, başardı bunu..
Bir Galatasaraylı için, Fenerli dostlarına hem de nasıl bir takılma fırsatı değil mi?.
Ne yazık ki değil.. Dursun Özbek bu 3 gün içinde yaptığı ve yapmadıklarıyla Galatasaray'ın çifte zaferine gölge düşürdü.. Kutlamaları buruklaştırdı. Sevinçleri kursaklarda bıraktı.
Size bir şey diyeyim mi?.
..Ve bu hep böyle olacak.. İnan Kıraç'ın işaret ettiğine oy boşaltması yapan liseci dazlakların bu kulüp kongresindeki egemenlikleri sürdükçe, göstermelik olmaktan öteye gitmeyen sandıktan hep İnan Kıraç çıkacak. O da kulübü, perde arkasında keyfince yönetmeye devam edecek..
Sevgili Ağabeyim, Dursun Özbek konusunda benimle pek ayni fikirde değil. Çarşamba sabahı Türkiye Gazetesindeki yazısına bakarsanız, Özbek, gökten inen kurtarıcı..
Diyor ki..
- Dursun Özbek, 7 aylık Duygun Yarsuvat döneminde kulübü mali ve idari açıdan ayakta tutan adamdır.
- Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak'ın da payları vardır ama Özbek olmasaydı, elini cebine atmasaydı, para bulmasaydı, ne kulüp çarkı döner, ne de futbolda zirveye oturulurdu!..
- Kriz yönetimini iyi biliyor, 'Ben' diyor ama işi planlarken onun için 'ortak akıl' ön plandadır. 7 aylık Yarsuvat döneminde, öne çıkmadan, daima gölgede kalarak yaptıkları, bundan sonra neler yapabileceğini gösteriyor.
- Dursun Özbek, Galatasaraylı ağabeylerine saygı gösteriyor ama kimsenin adamı değil. Ne İnan Kıraç'ın, ne Ünal Aysal'ın. Bugüne kadar hiçbir Galatasaray Başkanı, Koçarslan'ı o adadan atamadı, Dursun Özbek atacaktır.
- Zeki ve akıllı. Ne yapacağını, neden yapacağını, nasıl yapacağını, kimlerle yapacağını bilmeden adım atmayacağı, işi ehline vereceği, karışmayacağı, denetleyeceği izlenimini verdi. Profesyonel düşünüyor, profesyonellerle çalışacak, seçimleri titiz olacaktır.
1981'den beri İstanbul'da Galatasaray'ın içinde yaşayan ben, bu ismi ilk defa duyunca, yıllarca Galatasaray Yönetiminde çalışmış, üstelik liseli Özer Saraçoğlu kardeşime "Kim Dursun Özbek" diye sormuş ve "Vallahi adını ilk defa duydum, ağabey" cevabı almışken, 40 yıldır İzmir'de yaşayan ağabeyim bu bilgilere nasıl ulaşmıştı acaba?. Yanıtı yazısında vermiş.
Spor Yazarları Derneği Kongresi için geldiği İstanbul'da "Çok güvendiği" üç Galatasaray Muhabiri ile konuşmuş. Üçü de sözleşmiş gibi, ayni şeyleri söylemişler, Özbek hakkında..
Ağabeyimin yazısında bu üç muhabirin isimleri yok..
Ben onun yerinde olsam bu "Üç güvenilen Galatasaray Muhabiri"ni dinledikten sonra şunu sorardım..
"Bütün bunları biliyordunuz da, neden bu yedi ay boyu tek satır yazmadınız, hala yazmıyorsunuz da, şimdi bana anlatıyorsunuz?."
Ağabeyim "Güvendiğim muhabirler" deyip bunları sıralıyor ama, yazısında söylenenlere kendisinin de pek inanmadığını gösteren bir şifre satırı var.
"Eğer" diye başlayan bir satır bu..
"Eğer daha seçimi kazandığının belli olduğu anlarda, TV ekranlarında çevresinde görmeye başladığım bazı Galatasaray sülüklerini yanına yaklaştırmazsa.."
Kongreyi Galatasaray TV ekranından izleyenler o sahneyi hatırlarlar.. Özbek'in seçimi garantilediği onuncu sandık sonuçları açıklandıktan sonra kamera salonda dolaşıyordu. Bir kenarda oturan Dursun Özbek'i gördük. Yanında bacak bacak üstüne atmış, saygısızca yayılmış birisi vardı. Kulübün başına büyük umutlarla gelen Ünal Aysal'ın çürümesi ve tepetaklak olmasına sebep olan adam!.. Yayıldığı yerden yeni başkanın kulağına bir şeyler anlatıyordu.
Bana "Eyvah" dedirten sahne, ağabeyimin de gözünden kaçmamış, demek..
"Üç güvenilen Galatasaray Muhabirinin söylediklerinin nasıl havada kaldığını gösteren sorularım olacak. Dursun Özbek için niçin "Zaferleri 'Buruk' yapan Başkan" dediğimi o zaman daha iyi anlatabileceğim!.
Yarın!..