Pazar sabahı dostlarla toplandık, Hüseyin'e gittik, bruncha.. Hüseyin Özer.. Sofra Londra.. Benim kadim dostum.
Önlüğünü takıp mutfağa girdi ve dünyanın en güzel kahvaltı sofrasını önümüze sürdü.. Tam iki saat boyu kahvaltı mı yaptık, lezzet tadımı mı bilmem.. Yani bunları ağzınızın suları aksın diye söylemiyorum. Nasıl doyduğumuzu bilin istiyorum sadece..
Nihayet kahvelerimizi içerken, Hüseyin'in Karaköy'de yeni açtığı mekanın menüsünü istedim..
Ben bu menüyü ezber bilirim de yıllardır, Hüseyin, tek tük, minik şeyler ekler hep..
"Bakalım burda ne var" diye bakarken, pilavcıyım ya ezelden..
"Kapadokya Pilavı" diye bir şey gözüme çarptı.
"Bu ne" dedim..
"Kapadokya'da böyle bir pilav yok" dedi, Hüseyin.. "Ben icad ettim. Kapadokya'yı da çok sevdiğim için adını öyle koydum. Tat biraz!.."
"Tok adama tadım yaptırılmayacağını bunca yıl öğrenmedin mi" dedim, Hüseyin'e..
Aldırmadı bile.. Garsona seslendi. "Bir tabak ve bir kaç kaşık getir" diye..
Sonra o patlamış millete dört tabak daha geldi..
Yani böyle lezzet olmaz.. Bir kaşık alan bırakamıyor..
Yani Sofra London/ Karaköy'e sadece bu pilavı yemek için gidilir. Öyle özel..
Ama listeyi elinize aldığınızda, boşuna aramayın. Bulmanız zor. Çünkü Kapadokya Pilavı "Garnitürler" arasında yazıyor..
Siz boş verin menüyü.. Garsona "Kapadokya Pilavı" deyin.. Gelsin, beğenmezseniz, Hüseyin'de benim hesabım var, gerçekten.. "Hıncal'ın hesabına yazın" deyin ve ödemeyin..
Ne mi Kapadokya pilavı?. Peşin hükümlere saplanmayın diye içindekileri yazmıyorum.
Tok karnına bana ve dostlarıma dört tabak yediren bu lezzet, sürpriz olsun!.
Kemankeş Caddesi No:33 Karaköy.
www.huseyinozer.co.uk