Maçın genel görüntüsü için şu ifadeyi kullanmak yanlış sayılmaz.. "Fenerbahçe, Galatasaray'ı ezdi.."
Ama bence daha doğru olanı "Galatasaray kendisini ezdirdi.."
Daha da doğru olanı,
"Galatasaray ezilirken, Hamza Hamzaoğlu, bağıra bağıra gelen yenilgiyi seyretti. Oyuna müdahale edemedi."
İlk 10 dakika, Galatasaray, Fenerbahçe'ye karşı kazanmanın tek yolu olan futbolu oynadı.. Hücum!..
Oyunu rakip sahaya yıkmak..
Volkan bir mucize kurtarış yaptı, Burak da bir mucize kaçırış..
Sonra, mal bu kadar meydanda iken, Galatasaray anlaşılmaz bir şekilde kendi sahasına çekildi.
Hücum presle başlayan takım orta sahada da bastırmayı bırakıp kendi 18'inde toplandı.. Fener de "Mecburen adeta" üzerine geldi.
Galatasaray ligin küçük takımlarının düştüğü hataya düşüyor ve Fenerbahçe'nin istediği oyunu oynuyordu. "Devre 0-0 biterse soyunma odasında Hamza Hoca takımı toplar ve bu aptal oyunu düzeltir" diyordum. İkinci yarıda aptal oyunu da aradık. Galatasaray tam gerzekçe oynadı. Fener geldikçe geldi. Kuyt iki mutlak golü kaçırdıktan sonra "Allahın hakkı üç" dedi, üçüncüyü attı. Daha doğrusu onu da Muslera yedi.
Oysa İsmail Kartal, bu yarıda yaptığı yanlış değişikliklerle Galatasaray'ın ekmeğine yağ sürmüştü, ama Hamza, Galatasaray'ı da derbiyi de taşıyacak güçte değildi.
1-0 mağlup takıma uzatma dakikalarında Emre Çolak'ı sokması, ezikliğinin, şaşkınlığının ve bitikliğinin simgesi oldu. Hem de Galatasaray'da gol şansı en yüksek futbolcu Hamit'i çıkararak..
Derbi ile ilgili geniş görüşlerimi, sabah.Com.tr'de, Özge Aydın'la sohbetimde bulacaksınız.