Gül Sunal adı, yıllar yılı bu ülke medyasına "Kemal Sunal'ın eşi" olarak geldi. Başkası da olamazdı zaten.. Kemal, o kadar sevilen, o kadar ünlü biriydi ki, onun adının altında ezilmemek mümkün değildi.
Sevgili Necati (Akpınar) "Kemal/ Hadi gel, bi kahve içelim..." başlıklı kalın kitabı bana verdiğinde imzaya baktım. "Gül Sunal" yazıyordu.. Aldım bir kenara attım..
Günlerce attığım yerde durdu.. Bir gün can sıkıntısı içinde dolanırken evde, kitabı kerhen açtım.. Alış o alış!..
Gül Sunal'da bir anlatım yeteneği var, inanılmaz.. Kadın resmen yazar.. Hem de büyük yazar.. Önemli yazar..
"200 sayfalık kitabı bir nefeste okudum" desem inanmazsınız.. Ben kendim inanmadım ki.. Ama, Gül okuttu işte.. Yazarlık dediğimiz şey de bu işte.. Okutma sanatı..
Merakla okudum..
Gülerek okudum. Duygulanarak, gözlerim yaşararak okudum.. Keyifle okudum..
Bunca gazetenin bunca magazin müdürüne sorum var..
İçinizde bu kitabı okuyan "1/ Yazı ile Bir" kişi var mı?. Kasım, aralık, ocak.. Kitap 3 aydır raflarda.. Okumuş olsanız, sayfalarınız Tuğçe Kazaz değil, Gül Sunal röportajlarıyla dolardı. Okumuş olsaydınız, cumartesi, pazar eklerinize, filmleri kırkıncı defa oynarken bile reyting rekorları kıran Kemal Sunal'ı, eşinin o sihirli kaleminden alıntılarla naklederdiniz. Öyle tatlı anıları, öyle anlatmış ki, Gül!.. Hafta sonu ekleri için, ilaç gibi, anıların hepsi..
(Doğan Kitap yayını. 25 lira.)