Kubilay Tuncer, Tele Pazar sayesinde tanıdığım ve çok sevdiğim bir arkadaşım. 2 binli yılların hemen başında, zamanın TRT Genel Müdürü Yücel Yener'in daveti ile TRT'de "TelePazar" diye bir programa başlamıştık.
Her pazar 3.5 saat canlı yayın.
Temel ilkemiz, TRT dahil hiçbir kanalın itibar etmediği konuları ekrana getirmekti.. TRT'de bile haber olamayan sporlar, yayınlanmayan müzik türleri.. Tek fotoğrafı bile çıkmayan sanat olayları.. O zaman kimselerin pek aklından geçmeyen mizah, standuplar..
Unutulan şov, defileler.. Ve de sihirbaz.. Programın bir de müthiş ilgi çeken sihirbazı vardı. Her hafta yeni illüzyon oyunları ile önce bizi, sonra ekran başındakileri şaşırtırdı..
QB derdi kendine kısaca.. Kubi okunur.
Kubi de, Kubilay adının kısasıydı zaten.. Kubilay Tuncer..
İllüzyon benim zaten hobim olduğu için çok çabuk ısınmıştım, o sempatik delikanlıya..
Sonra QB yazarlığa başladı..
Zülfü'nün romanında yapılan o müthiş film, Mutluluk'un senaryosunu o yazı mesela.. Oyun yazdı. Yazıp oynadı, illüzyon şovları devam ederken..
Pazartesi akşamı, QB'nin yazıp oynadığı son oyunu izledim, BlackOut Tiyatrosu'nda. BlackOut, Şişli'de bir avm.. Gittik. Açık tek dükkan Kiğılı Outlet.. Gerisi boş.. Yeni bir oyuna başlamak için daha kötü bir ortam olmaz. İnsanı korkutacak kadar boş koridorlardan geçip, minik şirin bir kulise indik. Orda da bir kaç kişiyiz.
Meğer QB, çok yakınlarına haber verip, bir gizli açılış yapma kararı vermiş Amerikalılar gibi.. Tepkileri bire bir yaşamak, oyundan sonra da oturup konuşmak için..
Gökten Gelen Adam, 75 dakika kadar süren tek perdelik bir oyun..
Gerçek bir olaya dayanıyor..
Dünya üzerinde 10 bine yakın takipçisi olan Kargo Dini diye bir inanç var. QB, onu araştırmış.
Dinin doğuşu 1950'li yıllarda Polinezya Adaları.. İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikalılar bu adalara uçakla kargolar atmışlar.. Savaşta batan gemilerden kurtulup bu ıssız adalara düşenlere yardım olsun diye..
Polinezya yerlileri, gökten gelen bu kargoları, tanrılarının armağanı kabul etmişler. Tanrılar kendilerine yeni hediyeler göndersin diye ayinler yapmaya, tapınmaya başlamışlar. Bu sıralar gökten paraşütle adalarına inen garip kılıklı Amerikalı'yı da Tanrı sanmışlar.
Onlara gökten hediyeler atan Tanrı..
John Frum adlı bir uyanık, daha sonra bu Kargo Dini'ni yaymaya başlamış.
Takipçi de bulmuş.. İyi mi?.
Gökten Gelen Adam, QB'nin bu gerçek olaydan esinlenerek kaleme aldığı müthiş bir kara komedi.
Oyun John Frum'un Polinezya'nın haritada bile görünmeyen en ıssız adalarından birindeki kulübesinde geçiyor.
Yerliler, batan bir gemiden kurtulan tek kişi genç Amerikalı Frank'i sahilde baygın bulur ve John'un kulübesine taşırlar. Oyun bu ikilinin diyaloglarıyla başlar. Sonra adanın kabile reisi ve onun getirdiği, ertesi günkü ayinde kurban edilecek bakire kız sahneye eklenirler. Bu son ikili, John'un bile yarım yamalak anladığı Polinezya dilinden başka şey konuşmazlar yalnız..
Zor oyun değil mi?.
Ama Kubilay Tuncer'in yazdığı diyaloglar öylesine müthiş ki.. Bir yanda "İnanç" üzerine müthiş bir felsefe var oyunda.. Öte yanda, iki dakikada bir hatta kahkaha attıran bir kara mizah.. İlginizi sahneden bir an için olsun alamıyorsunuz.
Frank rolünde ilk kez izlediğim bir genç oyuncu var.. Çağlar Ertuğrul.. Olağanüstü.. Kargo Dinini kuran John'u, QB, kendisi oynuyor ve de harika oynuyor.. Pek konuşmayan, zaten konuştukları da anlaşılmayan rollerinde Oğuz Aslan ve Ezgi Ayvalı sahneye yakışıyorlar. Berna Hazal'ın dekoru sımsıcak ve oyuna cuk oturmuş. Nurkan Renda'nın müzikleri de öyle..
Tiyatro meraklılarına görmelerini şiddetle tavsiye ederim.
Gökten Gelen Adam adını taşıyan Facebook sitesinden temsil programlarını izleyebilirsiniz..