Amerika'da vizyona girecek ya.. The New York Times, filmi ve yönetmenini tanıtmak için, nerdeyse tam sayfa kocaman bir röportaj yayınladı.
Röportaj.. Söyleşi değil.
Yazar Rachel Donald İstanbul'da buluşmuş, Ceylan'la..
Röportaj'ın tepesinde boydan boya, bir fotoğraf var. Nuri Bilge evinin penceresinin camına dayanmış. Fotoğraf dışardan çekilmiş. Camda Ceylan'ın baktığı manzaranın yansıması var. Yani fotoğraf Ceylan'ın yaşadığı yeri de anlatıyor.. Güzelliğe bakar mısınız?.
Yazıda da şifreler de var tabii.
Girişteki cümlelerden biri şöyle mesela..
"Ne hakkında olduğunu söyleyemem (Kış Uykusu'nu konuşuyorlar.)" dedi, Mr. Ceylan, eşinin ikram ettiği çayından bir yudum alırken, ofis olarak kullandığı evinde, bulutlu gündeki buluşmamızda.."
Bir cümle içinde neler öğrendiğinize bakın.. Evleri, ayni zamanda ofis.. Konuklarına geleneksel Türk ikramı, çay sunuyorlar. Hava o gün kapalı..
"Zaman zaman birbirlerine takılıp kahkahalar attılar. (Karı-koca, senarist ve yönetmen Ceylanlar, tabii) 'O bir mükemmeliyetçi" dedi, Bayan Ceylan, tercüme edilen Türkçesi ile.. Bay Ceylan gülümseyerek İngilizce ekledi.."
"Çaylar soğurken, konuşmamız devam etti."
Bu cümlelerle de, Ceylanlar'ı nasıl anlatıyor okurlarına, dikkat buyurun..
Söyleşilerde bu şansınız yoktur. Söyleşiyi, telefonla, hatta internetle de yapabilirsiniz. Ama röportajda mutlak yüz yüze olmanız gerekir. Hatta Amerikalı yazarın yaptığı gibi evine gider, cümleler arasına yaşam tarzını anlatan şifreler eklerseniz, tadından yenmez..
Anlatmaya çalıştığım buydu..