Harika iki gün geçirdim, Karaköy'de..
Birinde, sevgili dostum Bülent Eczacıbaşı ile, İstanbul Modern'in o dünyalar güzeli terasında, dünyalar güzeli manzara içinde, enfes yemekler yedikten sonra, Karaköy Rum Okulu'ndaki "İkinci İstanbul Tasarım Bienali"ni gezdik.. Büyülendim adeta..
İkincisinde, gene Sevgili Dostum İnci Aksoy'la bu defa Karaköy'ün son zamanlarda popüler olan ve semtin adını taşıyan lokantasında buluştuk.
Parantez.. Bu lokanta hızla yarattığı şöhreti ayni hızla yitirebilir. Galiba meyhaneye dönüştükleri akşama ağırlık verip, öğle yemeklerini ihmal ediyorlar..
Doğru giden hiçbir şey yoktu.
Üzüldüm.
Çıkınca hemen yanındaki sokağın içinde (Galata Şarap İskelesi Sokak) İstanbul'74 diye bir galeri var. Eski bir Karaköy evinin ikinci katında. Tarihi bir asansör sizi tarihe götürüyor.
Sevgili Kezban Arca Batıbeki "Manzarasız Bir Oda" diye, nasıl sıcak, nasıl şirin, nasıl nostaljik bir sergi hazırlamış..
İkisini de gelecek hafta içinde uzun uzun anlayacağım. Bugün alelacele buraya alışımın sebebi, son haftaları oluşu.. Bienal de, Manzarasız Oda da, gelecek pazar günü kapanıyor.. Bu hafta sonu gezebilirsiniz. Bir de gelecek hafta.. Elinizi çabuk tutun istedim..
Çünkü ikisi de mutlak görülmeli..
Biri geçmişi hatırlatıp bugünü düşündürüyor. Öteki geçmişin içinde geleceği tasarlıyor..
Asıl sergi de, dolaşıp çıktıktan sonra, kafanızda başlıyor..
Ben hala gördüklerimi düşünüyorum!..