İstanbul'un tarihini yazacaklar, Çelik Gülersoy'a ihanet edenlere herhalde sayfalar ayıracaklardır..
"Yeşil Ev boşaltıldı" başlıklı haberi okurken nasıl içim yandı.
Nurlar içinde yatsın, tam bir İstanbul, geleneksel İstanbul aşığı Gülersoy, kentin tarihi güzelliklerini başkanı olduğu Turing Kulübün gelirleri ile elden geçiriyor, halka ve dünyaya açıyordu..
Malta Köşkü, Sarı Köşk ben Ankara'da iken efsane olmuştu. Holly ile Ankara'dan sürüp gelmiştik, görmeye.. Holly, bir görüşte vurulmuştu Malta Köşkü'ne.. Ardından hurdaya dönen, Şirket-i Hayriye iskelelerinin yenilenmesi başladı..
Sonra ben de taşındım İstanbul'a.. Üstatla tanıştık.. Bir gün beni kolumdan yakaladı.. "Bayılacaksın" dedi.. Aldı Yeşil Ev'e götürdü. Surların dibinde bir Osmanlı sokağı yaratmıştı yeniden. Yeşil Konak, tam Osmanlı usulü döşenmişti. Kahve fincanlarına, servislerine kadar..
"Burada yabancı devlet adamlarını da ağırlayabiliriz. Tüm dünyaya açık bir konaklama mekanı olacak" demişti. Nasıl mutluydu ve ben nasıl sevinçliydim, Türkiyem, kültürüm ve turizmim adına..
Zaman içinde yapılan değişikliklerle, gelir kaynakları kesilen Turing Kulüp bir gölge dernek haline gelip, 2005'te kayyuma devredilince, Gülersoy da ölünce, anıtları sahipsiz kaldı.
Yeşil Konak'ın işletmesi 2012'de ihaleye çıkmış. İhaleyi kazanan şirket, içindeki o özel eşyaların hiçbirini istememiş. Geçen hafta ne varsa, paldır küldür satmışlar, 400 bin liraya.. Gülersoy'un bana "Bir gece olsun kalmalısın" dediği Paşa Odası'nın her şeyi gitmiş mesela..
En acısı..
Osmanlı İstanbul'unu yeniden yaşatan bir Kültür Mirası olarak yeniden yaratılan bu hazineler, İstanbul'un gelmiş geçmiş en muhafazakar, üstelik de mimar başkanı Kadir Topbaş'ın devrinde gözden çıkıyor.