IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) baskını üzerine, Musul'dan kaçan valinin, pazar gazetelerine manşet olan sözleri her şeyi anlatmaya yetiyor aslında..
"Havadan vurun!.."
IŞID, Musul'a, davul zurna ile ilan ederek girmiş, Vali başta kent yöneticileri ve 300 bin kent ahalisi kaçarken, Türk Konsolosluğu yerinde kalmış, içerdeki 49 kişi, özel harekat mensubu güvenlik güçleri dahil, tek kurşun atmadan teslim olmuş ve IŞİD'in kentte kendisine karargah seçtiği, Vilayet binasına götürülmüşlerdi.
Devamında IŞİD'in fidye, ya da takas dahil hiçbir talebi olmamış, dünyanın en acımasız terör örgütü, kaçırdıklarının kılına dokunmamıştı. Türk Dışişleri de, ilk dakikadan itibaren rehinelerin sağ ve sağlıklı olduğunu, çok iyi koşullarda bulunduklarını açıklamıştı.
Şimdi bunları birleştirin.
Durum açık..
Musul'u işgal edip vilayeti kumandanlık karargahı ve kendi tayin ettikleri yeni vali ve yönetimin makamı yapan, yani en önemli adamları 24 saat vilayet binasında yaşayan IŞİD, havadan yapılacak bir saldırıya karşı, 3 yaşındaki bebek dahil, 49 Türk'ü orada "Canlı kalkan" olarak tutuyor. Onlar orada oldukça, Musul'un, özellikle de o binanın asla bombalanmayacağını biliyorlar.
Bu da Türkiye'nin elini hayli kritikleştiriyor.
O zaman bize düşen, her zamankinden daha sabırlı, daha anlayışlı ve daha özenli olmak.. O zaman gerek siyasetçileri, gerek medyasıyla, konuyu yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimine şu veya bu şekilde alet etmemek.. Dünyanın hiçbir seçimi, 49 masum insanın canına değmez çünkü.. Ve bu canlar pahasına kazanılan seçimin, kazanana hayrı olmaz..
"Susmak ve sabırla beklemek" aslında en geçerli yol.. Ama ne yazık ki, şu ana kadar konuşma, hem de en kırıcı, en bölücü şekilde konuşma ve yazma peşinde olanların sayısı hayli fazla..
Unutmayın.. Orada 49 can var!.