Üstad Radi Dikici'nin geçen hafta anlatmaya başladığı ilginç öykünün son bölümünü bu hafta pazardan bugüne kaydırdık. Çünkü yarın Babalar Günü ve benim değişmez Babalar Günü yazım var..
***
Komisyonun çalışması bütün hızıyla devam ederken 531 yaz ayları gelmişti. Bir sabah İmparatoriçe Theodora bir mabeyinci göndererek Tribonian'ın derhal yanına gelmesini buyurdu.
Tribonian huzura girdiğinde İmparatoriçe Theodora'nın mutad dışı olarak taht yerine bir masa başında olduğunu ve önündeki parşömenleri incelediğini gördü. Ses çıkarmadan bekledi.
Bir süre sonra Theodora onu fark etti.
"Tribonian seni yine hukuki bir konu için çağırdım. Yaklaşık altı aydır saraydaki hukukçularla bu konu üzerinde çalışıyoruz. Kadın hakları. Şimdi sana hazırladığım hukuki metni veriyorum ve çalışmalarınıza katarak aynen kanunlaşmasını istiyorum."
Bir top parşömeni Tribonian'a uzattı.
"Majeste tabii emriniz yerine getirilecektir. Eğer müsaade ederseniz arkadaşlarımla bunu inceleyebilir miyiz?"
"Hiç şüphesiz. Ama emrim olmadan herhangi bir değişikliğe müsaade etmem."
"Baş üstüne efendimiz."
Komisyon üyeleri daha bakar bakmaz Theodora'nın hazırladığı tüm hükümlere itiraz ettiler. Hatta, alimlerden en yaşlı olan sözünü sakınmadı, "Bu kadın kendisini ne zannediyor, yüzlerce yıllık uygulanan kuralları alt üst etmeye kalkıyor. Kadınlara böyle hakların verilmesi mümkün değil..." dedi.
İki gün sonra imparatoriçenin huzuruna çıktığında Tribonian,
"Arkadaşlarımız bu metni inceledikten sonra dediler ki..." diye söze başladığında Theodora onun sözünü kesti. "Arkadaşlarınızın ne dediği umurumda bile değil. Kadın hakları konusunda bu metin aynen yasalaşacaktır. Karşı çıkan kim olursa olsun, onu tanrının bile unuttuğu yere sürgün ederim. Şimdi anlaşıldı mı?"
"Eeem..reder..siniz efendim."
Theodora'nın imparatorlukta kadınlara ilk kez hak sağlayan hükümler şunlardı:
"Kadınlar başlarında bir erkek olmadan ticaret yaparlar. Boşanmış kadın çocuğunun vasisi olabilir. Kadınlar tek başına mal mülk sahibi olabilirler. Aşağıdaki şartlar gerçekleşmedikçe, (ekli listede kadınları koruyan hususlar vardır) erkek, karısını boşayamaz. Aile hukukunda ölüm cezası olamaz. Eğer eş, karısını başkasıyla ilişki sırasında yakalarsa, kadın iki yıl süreyle kadınlar manastırına kapatılır ve kocası ancak onu iki yıl sonra affedebilir."
Komisyon çalışmalarına devam etti.
532 yılında eskiden hüküm ifade eden 3 milyon madde 150 bine indirildi. Baştan aşağı yeni bir düzenleme yapılarak bunlar Digest (Pantdectae) adıyla 50 kitapta toplandı. Bu inanılmaz çalışma, üç yıl içinde başarıyla tamamlanıp Aralık 533'te kanunlar ve kuralların tamamı ortaya çıktı ve Digest, Tribonian tarafından imparatora takdim edildi.
Daha sonra Jüstinyen Tribonian'dan Digest'i iki büyük kitapta özetleyerek hazırlamalarını istedi. Bunlar üniversitelere ve hukuk eğitimi veren okullara ders kitabı olarak okutulacaktı. Kısa zamanda hazırlanan bu iki kitap İnstitutes adını aldı. Böylece düzenleme tamamlanmış oldu.
Ancak 555 yılına kadar şartlar gereği 120 kadar yeni yasal düzenleme yapıldı. Bunlara da Novellea dendi.
Yapılan bu üç düzenleme "Corpus Juris Civilis" olarak anılmaktadır.
Corpus Juris Civilis öyle muhteşem bir çalışmaydı ki, 1500 yıl boyunca tüm dünyada, tüm hukuk sistemlerinin temelini teşkil etti, örnek alındı.
Laik hukuk düzeninin kurulmasını sağlayan kaynak oldu. Her dile çevrildi. Özellikle matbaanın icadından sonra binlerce kez basıldı. Hukuk eğitimi veren üniversitelerde, hukuk eğitiminin başlangıcı oldu.
Dünyada hukuk düzenine yön veren bu çalışma nerede yapıldı?
Bu topraklarda, yani Konstantinople'da, İstanbul'da.
Burada bir sorum daha var?
Neden, en az beş yılda bir ülkemizde "Corpus Juris Civilis Sempozyumu" düzenlenmez?
Yazımızı Digest'i İngilizce'ye çeviren C.F.Kolbert'in bir sözüyle bağlayalım:
"İnsanlık tarihinde İncil'den sonra en derin izi bırakan kitabın Corpus Juris Civilis olduğunu söylersek mübalağa etmemiş oluruz."