Dünya Kupası başladı.. Aklınıza gelen her şey için ek yapan gazetelerimiz, bu defa bir Dünya Kupası Kılavuzu yayınlamadılar ki, aklınıza bir şey takıldığında açıp bakasınız?.
Geçtik.. Hemen her futbolsever TV başında değil mi bu ay?.
Yahu, kupa başlarken lütfen yaptıkları Kupa Sayfalarında bir TV kılavuzu bile yok.. Guruplara göre maçları ve saatleri yayınlamışlar..
Peki ben, haftalık programımı nasıl yapacağım.. Hangi gün, hangi maç var, bilmem, seçmem için tek tek bütün guruplara bakıp, bilmece çözmem gerek.. Yahu bi zahmet bi muhabire talimat versen de, "14 Cumartesi, 15 Pazar, 16 Pazartesi..." diye "TV Kupa Günlüğü" hazırlasa da, okurlara kolaylık yapılsa olmaz mı?.
Aklına getiren Spor Müdürü yok. Rekabet bitmiş ki. "Ben nasıl fark yaratırım, ben nasıl öne geçerim" diye düşünen müdür kalmamış..
Brezilya'ya giden gazeteci sayısına bakın?. Her şey ajanslardan ve televizyondan..
Yahu havayı yaşamak başka.. Yaşayacaksın ki, yaşatacaksın..
Gazetelerin maddi durumları bugüne göre kat kat daha kötüyken 1982 İspanya, 1986 Meksika'da onlarca gazeteci vardı. 90 İtalya, 94 Amerika da öyle.. 98'in Paris'inde, Türkiye'ye ayrılan yerler, oradaki gazeteci sayısının yarısına yetmediği için, Rahmetli Necdet Çobanlı ve Şenes Erzik kendilerine ayrılan davetiyelerle bizlerin maçlara girmelerini sağlamışlardı. Öyle kalabalıktık.
Bir de bugünkü halimize bakın..
Gazeteleri, internet, televizyon değil, biz kendimiz bitiriyoruz!..